Tüm Beykozlu Hemşerilerimin bildiği gibi 15 yılı aşan bir zamandır Beykoz gibi İstanbul'un incisi konumunda olan bir ilçede has bel kader(!) gazetecilik görevini icra ediyoruz. Mütevazıyiz, işimizi samimiyetle yapıyoruz.  Beykozluluk bilincini hiç bir zaman ikinci plana atmıyoruz, atmadık, atmayacağız. Kimseden eksik geri kaldığımız yok, yayın politikamız bambaşka... Beğenmeyen öte gitsin beri gelmesin.

Aslında buna gazetecilik denmez, Doğuş Haber'in Beykoz da yaptığı yayıncılık değil, Doğuş Haber'in Beykoz’da yaptığı, izin almadığım için adını söyleyemiyorum halen aktif çok önemli görevde olan, Beykozlu bir büyüğümüzün kalabalık bir ortamda birebir gazetemize ithaf ettiği tabiriyle “1001 Türk Büyüklüğü” örneğinde bir hizmettir. Sırası gelmişken gazetemizin misyonunu böylesine anlamlı bir söz ile dile getiren, bu sözün sahibine en içten duygularımla teşekkür ederim.

Beykoz’da halen yayında olan en eski yayın kuruluşu olan Doğuş Haber, gazeteciliğin yanında adeta evin bir halkı gibi nice kurumların, derneklerin, siyasi partilerin, spor kulüplerinin, bireylerin ve kısaca Beykozlunun adeta danışma, paylaşma merkezi olmuş durumda.

Bundan şikâyetçi miyiz..? Asla Değiliz..! Bilakis onur duyuyoruz. Bambaşka bir yerde duruyoruz. Sadece Halkın naçizane köprüsü olup onları, Beykoz'da olan bitenden haberdar ediyoruz.

Anlatmaya çalıştığımız ölçüde Beykoz’a hizmet ettiğini iddia eden gazeteler varsa onlara da son derece saygı duyarım. Biz sadece bunca senedir hiç bahsetmememize rağmen görülen lüzum üzerine kendi konumumuzdan bahsetme gereği duyduk. Zira iletişimde olduğumuz kurumlar üzerinden yayın ilkelerimizi dizayn etmedik. 15 yılı aşan yayın sürecimiz bunun ispatıdır. Hep söylediğim gibi hiçbir haberimizi yayınlayıp geri çekmedik, hesabını veremeyeceğimiz hiç haberimiz yoktur. Ben Beykozluyum, Gazetem 15 yıldır kendim 50 yıldır Beykoz'u bilmekteyim. Devşirme, zorlama, sonradan olma değilim. Açık ve net. Söyleye söyleye demode oldu ama bazı kafası almayanlar anlayamamış adrese teslim bir kez daha söyleyeyim. Yayın sürecimizde herhangi bir haberimiz konusunda kafası karışık olan varsa ikili görüşmeyle kafasındaki karışıklığı gideremezsek, kapımıza kilidi vururuz.   

Hani etrafta dolaşan gazetecilik ayağına halk arasında "zıpır", "sadist" ve "sapık" kimliğinin "CUK" oturduğu,  eşekler var ya (söz meclisten dışarı eşek kardeş sen kusura bakma sen dünya tatlısısın, bu senin gibi değil iki ayaklı) Beykoz da değil 2-3 yıl 50 yıl kalsa yine de bu konuma gelemez(ler).

Birde utanmadan sıkılmadan Beykoz Yerel Basın Mensuplarını, Beykoz Sivil Toplum Kuruluşlarını ve Beykoz Siyasetçilerini 2-3 yıllık sözde Beykozluluğu ve ADAMCIKLIĞI ile karalama yoluna gidiyor. Kimsin sen, iplerin gevşemiş haberi olsun birilerinin.

YAPMA..! Her insan gibi bizimde Beykozlularında bir sabrı var. Sabrın azıcık ucundan taştığında neler olabileceğine Prof. Dr. Necmettin Erbakan Kültür Merkezi şahittir. Beni bilen bilir, bilmeyen de sahibine sorsun öğrensin. Bazı şeylere göz yumduysam, pisliğin bize de buluşmasın diyedir. Sen, kahraman olmak istiyorsun ama üzülme zaten sen üzerine yapışanlarla kahramancıksın seni bu saatten sonra kimse KAHRAMAN yapmaz.

Kaldı ki Her zaman söylediğim gibi Bende Eşeğin Değil Sahibinin hatırı vardır. Eşek sağda solda kuytu KÖŞE de anırıyor SAHİBİ... Sesini duy, sonra bir bakmışsın anırmaktan sesi kısılıvermiş.