18
Mart Çanakkale Zaferi’nin 108. Yıldönümündeyiz. Türkiye ve Dünya Tarihinin
sayfalarına altın harflerle yazılan bu şanlı Zafer de Gazi Mustafa Kemal
Atatürk ve Silah Arkadaşları başta olmak üzere bu vatan uğruna hiç düşünmeden
kendini feda etmiş adsız yüzbinlerce asker, kadın, çocuk tüm şehitlerimizi
saygı ile anıyoruz. Bu Zaferde öyle hikâyeler var ki dinlerken burnumuzun
direği sızlarken, gözlerimizde biriken yaşlara hâkim olmakta güçlük çekeriz.
İşte öyle hikâyelerden biridir. Birazdan paylaşacağım.
Rahmetli
Neşet Ertaş konserlerinden birinde “Hey On Beşli On Beşli “ türküsünü söylemeye
başlar ve seyirciler coşku ile ritim tutar. Büyük Üstat türküyü birden keser. “
Durun” diye seslenir. Seyirciler şaşkınlıkla bakarken. Üstat bir eli yüreğinde
titreyen sesi ile “Dostlar bu bir oyun havası değil bir ağıttır” der türkü
için.
Sene
1915. 18 yaşında gençlerin askere gittiği zamanlar. O sıralarda vatanın düştüğü
zor durum nedeni ile çıkarılan bir kanun ile gücü kuvveti yerinde olan çocuk
yaştaki gençler de dâhil İstiklal Mücadelesine katılacaktı. Tokatlı Halil de bu
vatansever gençlerden biri idi. Bir sürü 14-15 yaşlarında çocuğu da yanına
alarak geri dönemeyeceklerini bildikleri bir yola ellerine kınalar yakılıp gönderilir.
Halil cephede savaşırken annesi Rum çeteleri tarafından kaçırılır ve öldürülür.
Nişanlısı da Rum çeteleri tarafından kaçırılır bir süre sonra bırakılsa da
kavuşamazlar. Türkünün asıl hazin hikâyesi budur. Acının ve ıstırabın çığlığa
büründüğü bir ağıttır On Beşli Türküsü. Aynı Dönemde Çanakkale ve İstiklal
Harbinde sayısız çocuk vatanı savunma pahasına can verir. Öyle ki Konya ve
İzmir Liseleri 1915 te tek bir mezun bile veremez. İstanbul, Galatasaray, Vefa ve Balıkesir Lisesi öğrencileri
ve daha niceleri istikbal değil istiklal demiş ve vatan savunmasına koşmuşlardır.
Bir Ölüm Değirmeni haline gelen Çanakkale öyle bir cephe ki bu savaşta Yarbay
Mustafa Kemal’in emri ile “Ben size taarruzu emretmiyorum ölmeyi emrediyorum”
sözü ile taarruza koşan 57. Alay’ın hikâyesi aklımızdan hiçbir zaman çıkmaz
çıkamaz. Bu süreçte İngilizler şehit olan gençlerimizi vakti gelmeden solan
goncaya ve bir çiçeğin tomurcuğuna benzetmişlerdi. İşte bu türkü çiçek açamamış
Gül Goncalarının ağıtıdır. Bu vatan bu Gül Goncalarının kendini feda etmesi ile
kurtuldu. Hepimiz sizlere çok şey borçluyuz. Minnet ve şükran ile.
ÇANAKKALE GEÇİLMEZ.