
Asalet, onur ve gururu baştacı yapmış bir insanın hikayesidir ilk bakışta. Haksızlığa, hukuksuzluğa her yönü ile kapalı ve karşı olan birinin hikayesidir, okuduğumuz, izlediğimiz roman...
İstanbul’da doğup, İngiltere’de vefat eden,
eski milletvekili ve yazar merhum Reşat Nuri Güntekin’in nezih kaleminden çıkan
eser bugünlere gönderme gibi adeta. Örf, adet, gelenek, görenek, yaşam biçimi
olarak ders mahiyetinde. Kaymakamlık makamından gelen bir babanın, çocukları
ile baş edemez hale geldiği zamanlar.
Tam da burada, aşırı disiplin ve yasakların
nasıl ters etki ettiğini görüyoruz. İstanbul... ahh İstanbul... İnsanların
aklını başından alan, taşı toprağı altın, inci gerdanlıklı güzellik. Her geçen
gün biraz daha bozuluyor, boğuyor. Onun bir şey yaptığı yok aslında... İnsanlar
yapıyor ne yapıyorsa.
Yetmiyor, sahil beldelerine akıyorlar!
Kimileri kalıcı, kimileri geçici. Kalıcı olanlar belli, belli bir yaşa gelmiş,
emekli, ekonomik durumu orta ya da iyi derecede ve daha ucuza yaşamak. Geçici
olanlarsa ya tatilciler ya da yazlıkçılar.
Yazlıkçılar… kimilerinin kendi imkanları
kimilerinin kalan miraslarını yaz tatili ya da uzun Tatillerde gittiği yerler
kullandığı evler... Yılın yarısından fazlasında boş evler. İkamet kadar
benimsenmeyen evler ve o evlerden oluşan köyler. Farkındalığı olan her vatandaş
gibi ben de böyle yerlerde altyapı ve çevre ile ilgili pek çok olumsuzluklara
şahit oluyorum. Bir kere altyapılar berbat, üst yapı hakgetire. Toz toprak
sokaklar, bakımsız bahçeler ve çalı çırpı ve çöp yığınları. Mübalâğa etmiyorum,
6 aydır bulunduğum Ege’nin seçkin beldesi ve etrafında gördüğüm manzaralar hep
böyle. Akdeniz, Ege, Karadeniz, Marmara… hiç fark etmez hepsini gezdim ve
biliyorum, sadece sahiller değil elbette iç kısımlarda da durum aynı. Halkın
denize girdiği kumsallarda yapılan seyyar wc’ler daha da büyük sorun, hem yıkık
dökük hem de çok pis, girilesi değil. Tabii bunda kullanan insanların da
Kabahatleri yok değil. Sözde, temizlik imandan geliyor! Kasaba içinde ya da
mahallelerinde elinde süpürgesi ufak çaplı çalışan bir personele rastlamadım!
Neden ?
Neden bu kadar ilgisizlik? Sakın ha,
ödenekler verilmiyor gibi klasik mazerete sarılmayalım, bunun öyle olmadığını
hepimiz gayet iyi biliyoruz.  Şunu da iyi
biliyoruz ki, maalesef göreve gelenler oylama işlemi bittikten sonra
seriyorlar. Ve sadece kendileri ile yakın çevrelerini ve menfaat odalarını  mutlu etmeyi amaçlıyorlar. 
Karşılarında da aman bana neci bir toplum
bulunca “yan gel yat “. Nasılsa her şey yolunda gittiğinde beş yıllık süre de
hedefe varılmış oluyor. Sadece görevliler değil, vatandaşlar da bu kirliliğe,
en azından evinin önünü ve çevresini temizlemeyerek eşlik ediyor. Doğanın
uyarılarına rağmen... Belediyeler kendi işlerinde eksik olunca vatandaşa bu
konuda yaptırım da da bulunamıyorlar diye düşünüyorum. Kısacası halk her konuda
kendisi ve kaderi ile baş başa bırakılmış. Turizmsizliğe doğru sürüklenip
gidiyoruz! Nerede O Eski insanlar, eski sokaklar ve çevremiz. Bakmayın siz
insanların hak hukuk, adalet isteyişlerine. Herkes menfaatinde yol almak
istiyor..
Maalesef.