Yaşadığımız asrın deprem felaketi
sonrası, yaraların sarılması adına planlı plansız yapılan yardım kampanyaları
ile Milletçe bütünleşerek dayanışma adına sınıfı geçtik.
Bundan sonraki süreçte, yüz yılın
felaketi sonrasında olması gerekenler ve olanlar yeniden gözden geçirildikten
sonra yetki ve sorumluluğu olan kurum ve kişilerin yapacakları bilimsel
planlamalarla deprem riskini nasıl ortadan kaldırırız veya azaltırız, en az
zayiatla nasıl kurtuluruz’un çalışması içerisinde olmaları ve biz
vatandaşlarında bu planlamaya uyması gereken bir durumdayız.
Buraya kadar olan çalışmalarda yetki
ve sorumluluğu olan kişilerin mantıklı planlamalarına vatandaşların kendi
önlemlerini de birleştirerek uyma zorunluluğundan başka çıkış yolumuz
görülmemekte.
Ben aslında konunun çok farklı bir
boyutuna dikkat çekmek istiyorum. Yaşanılan ekonomik istikrarsızlık sebebiyle
genel ihtiyaç maddelerindeki fiyatların oldukça astronomik şekilde kontrolsüz
artmasından kaynaklanan, dilimize pelesenk olmuş sıkıntılarımızı, deprem
felaketi sebebiyle unutmuş durumdayız.
Öyle bir naif Milletiz ki yardıma
ihtiyacı olan vatandaşlarımız çeşitli vesileler ile sahip oldukları yardım
malzemelerinden, asgari ücretlilerimiz cebindeki parası bitinceye kadar
alışveriş yapıp, çeşitli yöntemler ile felaket bölgesine ulaştırmaya
çalıştılar.
Merkezi ve Yerel Yönetimlerimiz ile
kamu yararına çalışan bazı STK’lar ile düz STK olanlarda talep edilen yardım
kampanyalarına can siper hane destek oldular.
Yardımların bölgede dağıtılmasıyla
ilgili ulusal televizyonlardan izlediğimiz, bölgeye bizzat gidenlerden birebir
dinlediğimiz kadarıyla, planlı ve programlı yardımların olmasına karşılık, ihtiyaçların
çok üzerinde plansız olarak gönderilen yardım malzemelerinin olduğu da
bilinmekte.
Deprem yaralarının sarılma hızının
biraz yavaşlaması sonrasında, gıda ve giysi yardımlaşmalarının daha planlı
yapılması, deprem acısıyla varını yoğunu ortaya koyan vatandaşlarımızın, etiket
fiyatlarındaki zamlar ile yüzleşmeleriyle ikinci bir şoka hazırlanması gerekmekte.
Önümüzdeki süreçte, bütün bunlar
yetkililerin sorumluluğunda ve önlem alınması gereken öncelikli konular olarak
çözüm beklemekte.
Yaşanılan acının büyüklüğünden her ne
kadar planlı yardım toplama merkezleri oluşturulsa da, bu planlı yardım toplama
yerlerine yapılan bağışların kayıt altına alınan bir dokümanı yapılamadı.
Bununla birlikte çalışmalarıyla isim yapmış birçok kurum da bünyesinde
topladığı yardımların bir bölümünü planlı toplama alanlarına transfer ederken,
bir bölümünü de kurumsal başarıları kendilerinden daha aşağıda veya sınıflamada
daha geride olan kurumlara ve hatta kurumsal kimliği olmayan gruplara bile
yönlendirdiler.
İşin özünde bu anlamda sorumluluğu
olan kurumlar ellerinde olması gereken belgeler ile bulunduğumuz ana kadar
gerçekleştirdikleri yardım planlamasını kamuoyu ile paylaşarak, vatandaşların
yaşanılan yardım sürecini bilmelerine katkı koymalıdırlar.
Bu tür açıklamaların ilçe yerel
basınınızın tamamının davet edildiği bir ortamda gerçekleştirilmesi, konunun
halka indirilmesi adına da daha etkili olacağı kanısındayım.
UNUTMAYALIM
DEPREM ÖLDÜDÜR, VEBAL ALMAK İSE SÜRÜNDÜRÜR...