BAYRAMLAR MI ESKİ Dİ? BİZ Mİ ÇOK MU ÇOK BÜYÜDÜK?

26-07-2022 1844 Yorum yok. Yorum Ekle

Kurban Bayramını geride bıraktığımız bu günlerde öncelikle herkesin Bayramını sevdikleri ile berber sağlıkla geçirdiğini umut ederek biraz eski bayramlardan bahis etmek istiyorum. Zamanın akıp giden çarkı içinde çocukluğumuzdaki bayramlar mı başkaydı? Biz mi Büyüdük? Zaman mı değişti?  Bilmiyorum ama şimdilerdeki bayramlar bir tatil ve dinleme süresi haline dönüştü. Değişen zamanla insanların hayatı koşturma döngüsü içinde yaşaması dolayısı ile bayram tatillerini kısa bir ara verme molası olarak görmesi gibi algılamak gerekmekte belki de. Eski bayramları yaşayan bir nesil olarak bayramlar biraz eksik, biraz hüzünlü, biraz o eski neşesini yitirmiş gibi sanki. Bu iki şekli de yaşayan bir nesil olarak bir duygu karmaşası esiyor ruhumuzda hep o eski bayramlar diye özler ve arar oluyoruz.

Bayramın gelmesine daha bir hafta zaman vardı. Bayram demek bizim için hatırlamak, bir araya gelmek, hazırlıklar, yeni şeyler almak, mutlu olmak demekti. Hazırlıklar Annem ’in bayram için evi baştan aşağı temizlenmesi ile başlardı. Cam, çerçeve; köşe bucak temizlenir, perdeler yıkanırdı. Eve gelen misafirlerin evi temiz görmesi önemliydi. Şimdilerde olduğu gibi otomatik makinelerin olmadığı, bir sağa bir sola dönen merdaneli makinelerde, tüllerin bir önce ki geceden ilaçlı sularda ıslatılarak temizlendiği o günlerde bu işleri yapmak biraz zaman alırdı. Temizliğin bitmesinden hemen ardından Bayram alışverişine çıkılırdı ki bu benim en sevdiğim aktivite idi. “Bayramlık” alımı tabiri ile Avm’ lerin olmadığı o zamanlarda İstanbul’ da yaşayanların alışveriş için gittiği belli yerler vardı. Durumu iyi olanlar Şişli, Osmanbey,  orta hallice olanlar Eminönü civarlarına giderlerdi. Ailenin ev küçük bireyi olarak istediğim kıyafet alınmaya çalışılır, eğer çok pahalı ise annem elbisenin aynısını aldığı kumaşla bana göre dikerdi. Bayram arifesinden 60 kat açığı yufka ile annem baklavayı hazırlar, şerbetini akşam geç dökerdi. Bayramda daha taze olması için. Benim en sevdiğim yeri orta kısmı olan en kallavi yeri idi. Zeytinyağlı dolmayı pişirip soğumaya bırakırken içinden aşırmak en sevdiğim şeylerdendi. Arife günü son olarak bayramlıklar ütülenir, yeni ayakkabılar başucuna konurdu. Onları giymek için sabırsızlanırdım. Bayram demek güzel ve itinalı olmak demekti. Aksama doğru banyolar yapılırdı.O zamanlar “Arife suyu ile yıkanmak” diye bir tabiri vardı aklımda kalan annemin. “Arife günü yıkanmak iyidir.” derdi. Bizde uyardık.  Bayram sabahı erken kalkan annem, evi toplar, babamın bayram namazına gitmesi ile kahvaltıyı hazırlamaya başlardı. Kahvaltılar daha bir özenli hazırlanır, o güne mahsus her zaman alınmayan kahvaltılıklar alınmaya çalışılır, damaklarda da bayram olsun istenirdi. Annem hemen radyoyu acar, o zamanın tek radyo kanalı olan TRT den yayınlanan Bayramlara mahsus Mustafa Kandıralı’nın klarnet resitali evin içine eğlenceli melodilerle yayılır, neşeli bir hava esmeye başlardı. Namaz dönüşü babamın getirdiği sıcacık ekmekle kahvaltıya oturulur, annemin hazırladığı güzel lezzetlerle kahvaltımızı ettikten sonra bayramlıklar giyilir, bayramlaşma faslına gelinirdi ailecek. Babamın verdiği harçlığı almanın sevinci dolardı içime. Bu el öpme seremonisini severdim. Bayram ilk günü, komşu çocukların kapıya el öpmek için geldiğinde verilmek üzere o güne mahsus fazla bozuk para bulundurulurdu. Aileden çocuklar için bayram harçlıkları ütülü, kumaş, güzel mendiller içine konurdu. Bayramın ilk günü öğleye kadar gelenler beklenir. Birkaç mahalle büyüğü ziyaret edildikten sonra Zeytinburnu’nun da oturan anneanneme giderdik. O zamanlar toplu taşıma bu kadar gelişmiş olmadığından gitmek 2-3 saati bulurdu. O gün orada kalabalık curcuna ile geçerdi dayımlar, teyzemler kuzenler herkes birbirini görürdü. Ertesi gün dönerdik. Sakarya’dan diğer dayım gelirdi. O küçücük evlerde neşeli, kalabalık sofralar kurulur, yenilir, sohbetler, edilir, özlem giderilirdi. Bizde çocuklar aramızda oynar, harçlıklarımızı almanın sevinci ile bayramı geçirirdik. Çocukluğuma dair bir bayram anlattım. Şimdilerde bu ritüeller zamanın getirisi ile azalmakta maalesef belki bir tebessümle belki de biraz o günlere olan özlemle şimdilerde olmayan hüzünle aradığınız zamanlar silsilesi gözlerinizin önünden geçmiştir. Hiç Kimsenin unutulmadığı sevdi dolu günleriniz olsun.  Esenlikle kalın.

Ozan Derviş

BEYKOZLU OLMA ZAMANI

27-03-2024 Yorum yok. 575
Neyir Erkan Şişman

Oylar Sandığa

27-03-2024 Yorum yok. 1072
Tekin Toklucu "Ters Köşe"

TÜRK FUTBOLUNDA BİTMEYEN KAOS….

27-03-2024 Yorum yok. 532
Feride Gündüz "Hoş Kalem"

HEY ON BEŞLİ ON BEŞLİ

27-03-2024 Yorum yok. 443
Erdal Uzuner

SEÇİME GİDERKEN

27-03-2024 Yorum yok. 495
Yaprak Akın

KONUT ALMALI MI !

27-03-2024 Yorum yok. 437
Cüneyt Pulant

Alaattin Köseler Gerçeği

27-03-2024 Yorum yok. 636
Hacı Arıcı

BEREKET İKLİMİ

27-02-2024 Yorum yok. 494
Asiye Çakır

ZAMAN VE HAYAT

27-01-2024 Yorum yok. 1114
Tuncay Ünde

SEVGİLİYE MEKTUP

26-12-2023 Yorum yok. 975
Adem Öztürk "Beykoz Sevdalısı"

Ortadoğu Müslüman mı?

25-11-2023 Yorum yok. 839