Bir bilgeye zehrin ne olduğunu sormuşlar. Demiş ki;
ihtiyacınıza fazla olan her şey zehirdir. Fazla güç, fazla dinlenmek, fazla
yiyecek, fazla ihtiras, fazla korku, fazla sakinlik, fazla öfke, fazla neşe,
nefret hatta iyi niyet…
Yaşamın özü ve şifası dengede kalabilmektir.
Bizim inancımızda buna orta yol ehli olmak, aşırıya kaçmak ve
ölçüsüz davranmaktan uzak durmak, her işi zamanında ve kararınca yapmak
deniyor. Ölçülü bir hayata sahip olmak her zaman huzur ve mutluluk anlamına
gelir. İnsan, yaratılışı itibari ile fazlaya kavuştukça daha fazlasını ister.
Yani fazlanın zehrinin farkına varmaz. Zehri yudumladıkça daha fazlasına sahip
olmak ister. Zarar arttıkça etkisi ve bağımlılığı da artar.
Küçük bir örnek olarak; bugün yabancı kaynaklı bir kahvenin bardağına
20/25 TL öderken hiç hesap yapmayan insanımız, bir satıcıdan meyve alırken sıkı
bir pazarlık yapıyor. Oysaki bu alışverişle bir bardak kahve yerine, tüm
ailenin vitamin ihtiyacı karşılanabilir. Pazarlıkla cebimizde kalan bir kaç
kuruş, o satıcı ve ailesi için aslında ne kadar önemli.
Bir gece eğlencesine bir kaç bin TL harcayabilen, bir kısmını
tabaklarda bırakıp israf edip üzerine bir güç gösterisi olarak çıkışta yüklü
bir bahşişi esirgemeyenler; bir kaç kuruş kar derdinde olan meyve satıcısı
karşısında aslan kesilmekte, kendini pazarlık ustası olarak görmekte ve eve
muzaffer bir kumandan gibi gidebilmekte...
İçinde yaşadığımız dönemde fazla olmasından dolayı zararlı
olan o kadar çok şey ile karşı karşıyayız ki saymakla bitmez. Bunların bazıları
artık dayanılmaz ve sürdürülemez noktaya gelmiş durumda.
Ayırım noktası, sadece helalinden kazanmak değil aynı zamanda
harcarken de sorumluluk sahibi olmaktır. Kapitalist zihniyetten ayrılmamız
gereken en önemli nokta işte burasıdır…
Sürekli konuşursanız duyamazsınız, sürekli eleştirirseniz
empati yapamazsınız, algılayamazsınız...
Artık bazı problemlerin bir yerleri açarak değil kapatarak,
sürekli hareket halinde iş yapıyormuş gibi yaparak değil durarak, düşünerek,
planlayarak, oradan oraya savrularak değil sağlam bir zeminde ayakta kalarak,
sürekli konuşarak, herkesi ötekileştirerek değil, biraz susarak, sakince,
insanların hatalarını görmezden gelerek ve dağıtmak yerine toparlayarak,
birleştirerek çözülmesi gerektiğini öğrenmemiz lazım. Çok acil.
*******************
Yaşamın şifası dengede kalabilmektir. Buna mukabil yeni
yıldan dileğim; yüreğimizin gönül kapısını kin ve nefrete hep kapalı tutalım.
Doğrular ve güzellikler hayat yolu arkadaşımız olsun.
Sağlıkla kalın. Huzurlu yarınlar efendim.