Cumhuriyet Kadınları Derneği Beykoz Şubesi “Madde Bağımlılığına Karşı Anneler Hareketi” projesi ile ilgili basın açıklamasında bulundu.
Cumhuriyet Kadınları Derneği Beykoz Şube Başkanı Esra
İspalarlı ve Yönetim Kurulu Üyeleri, “Madde Bağımlılığına Karşı Anneler
Hareketi” projesi ile ilgili Beykoz sahilinde basın açıklamasında bulundu.
Basın Açıklaması öncesi Beykoz Belediyesi Gümüşsuyu Restoran’da
ilçe yerel basınıyla kahvaltılı ortamda bir araya gelen Cumhuriyet Kadınları
Derneği Beykoz Şubesi, proje hakkında bilgiler aktardı.
Cumhuriyet Kadınları Beykoz Şube Başkanı Esra İspalarlı “Anneler
Hareketi, bağımlılığa karşı tüm Türkiye çapında Cumhuriyet Kadınları Derneği’nin
bütün şubeleri olarak başlattığımız bir çalışma. Bundan üç yıl önce Hayata
Tutun, Hayata Tutun kampanyası ile başlamıştık. O zaman Cumhuriyet Kadınları
Derneği Genel Başkanı Pınar Gül tarafından başlatılmıştı. Bir yönetim
değişikliğine gidildi ve pandemi şartlarından dolayı bu kampanya istenen amaca
ulaşamadı. Şimdi çok daha büyük bir hareket halinde başlanıldı. İçişleri Bakanlığı
’da projemize destek verdi. Bizim buradaki amacımız, uyuşturucu bağımlılığına,
batağına düşen gençlerin tedavisinin ya da önlenmesi amacından öte daha
öncelikli olan anneleri bilinçlendirmek. Yani çocuklarımıza yaklaşımımız nasıl
olmalı, medyanın, sosyal medyanın algı yönetiminden kurduğu tuzaklardan nasıl
korunabiliriz. Bütün bunlara dikkat çekmek ve uyuşturucu batağına düşen
çocukların sayısında bir artış var özellikle okullara kadar inmiş, okul
çevrelerine kadar inmiş bir durumdan bahsediyoruz. Bunu önleyecek olan ilk
aşamada ailede annelerimizin olduğuna inanıyoruz. Birbirimizden güç alacağız. Bütün
şubeler ve bütün üyelerimizle birlikte mahallelerimize ulaşacağız, toplantılar
tertipleyerek, özellikle Kadın Muhtarlarımızla, bu sorunu yaşayan kim vardır,
özellikle potansiyel tehlike olan hangi aileler hangileridir, çok geri besleme
alıyoruz, çok duyum alıyoruz, bu konuda en çok Muhtarlarımızdan destek
alacağız. Tabi ki uyuşturucu sorununun
yaşandığı mahalleler, Beykoz’da belli başlı mahalleler bu konuda çok artış var,
bu çalışmalarımıza öncelikle oralardan başlatmayı uygun görüyoruz.” şeklinde ön
bir bilgilendirme yaptı.
Cumhuriyet Kadınları Derneği Beykoz Şubesi Başkanı Esra İspalarlı’nın
bilgilendirmesi sonrası serbest sohbet şeklinde gerçekleşen toplantının bir
bölümüne, İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Şube
Müdürlüğü’nün Beykoz Sahili Etkinlik Alanında açtığı standı ziyaret eden Beykoz
Kaymakamı Esengül Korkmaz Çiçekli’de toplantının sohbet bölümüne katıldı.
Kaymakam Çiçekli gerçekleşen çalışmalar ile ilgili bilgi
aldıktan sonra Gümüşsuyu Restoran’dan ayrıldı. Kaymakam Çiçekli’nin ardından
Cumhuriyet Kadınları Derneği Beykoz Şube Başkanı Esra İspalarlı ve Yönetimi
Basın Açıklamasında bulundu.
Cumhuriyet Kadınları Derneği Beykoz Şube Başkanı Esra
İspalarlı’nın okuduğu basın açıklaması metnini orijinal haliyle
okuyucularımızla paylaşıyoruz.
Değerli Basın Emekçileri, Değerli Milletimiz,
Cumhuriyet Kadınları Derneği olarak Türkiye
genelinde başlatacağımız “Madde Bağımlılığına Karşı Anneler Hareketi”
çalışmamızı sizlerin aracılığıyla Kamuoyuna duyurmak amacıyla toplanmış
bulunuyoruz. Bu çalışmanın başta anneler olmak üzere ailelerimize en geniş
şekilde duyurulması ve tanıtılması son derece önemlidir. Çünkü Derneğimiz bu
çalışmada, uyarıcı ve uyuşturucu maddelerin kullanılmasını önlemede anneler ve
ailelerle beraber çalışacaktır. Bu bakımdan buradaki varlığınız ve vereceğiniz
katkılar sonsuz önem ve değerdedir. Hepinizi Genel Yönetim Kurulumuz adına sevgi
ve saygılarımla selamlıyorum, burada bulunduğunuz için teşekkürlerimi sunuyorum.
Derneğimizin uyuşturucuyla mücadele kapsamında iki
yıl önce başlattığı bir çalışma, Kovid-19 salgınının araya girmesiyle
tamamlanamamıştır. Cumhuriyet Kadınları Derneği yeniden kolları sıvamış ve bu
defa çocuklarımızı, gençlerimizi yani geleceğimizi hedef alan madde kullanımı sorununu,
temelinde yatan ideolojik yönüyle ele alarak yeni bir çalışma hazırlamıştır.
Çalışmanın ayrıntılarına girmeden önce bu sözlerimi açmak istiyorum.
KÜRESELLEŞMENİN
NEOLİBERAL İDEOLOJİSİNDEN UYUŞTURUCU SORUNUNA
Batı ülkelerinde başlayan ve 19. yüzyılda doruğa
çıkan üretime dayalı rekabetçi kapitalizm bir yüzyıl içinde, bu ülkelerin,
kapitalizme geçememiş ülkeleri ve yoksul kıtaları acımasızca sömürdüğü
emperyalizme evirilmiştir. 20. Yüzyıl emperyalizm çağıdır ama aynı zamanda
emperyalist devletlere karşı milli devletlerin uyanış ve mücadele çağıdır.
Nitekim 1. Dünya Savaşı dediğimiz Paylaşım Savaşında, emperyalist Batı
ülkelerinin en başta gelen hedefi Osmanlı Devleti’ni yıkıp paylaşmaktı; buna
karşılık Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde milletimiz bağımsızlık savaşını
verdi ve Türkiye Cumhuriyeti kuruldu.
Yirmi bir yılını tamamladığımız 21. Yüzyılda,
emperyalist tahakküme direnebilecek tek güç olan milli devletlerin emperyalizme
karşı mücadelesi yükselmiştir. Herhalde ileride Kara Çağ diye adlandıracağımız
emperyalizmin hâkimiyet dönemi son bulmaktadır. Emperyalizmin baş temsilcisi
ABD’nin Türkiye’yi bölme hevesinin, PKK ve FETÖ’ye karşı verdiğimiz mücadele
sonucunda kursağında kalması ve Irak, Suriye ve en son olarak Afganistan’da
yenilmesi, sömürüye geçit vermeyen milli devletlerin güçlenme çağının
başladığını göstermektedir.
ABD ve diğer emperyalist devletler yalnız silahla
değil, ekonomik, siyasal ve sosyal baskılarla da bağımsızlıkçı milli
devletlerin güçlenmesini engellemeye çalışmaktadır. Bu baskıları “küreselleşme”
adı altında yürüttükleri politikalarla hayata geçirmektedirler. Küreselleşmenin
ideolojik aracı ise neoliberalizmdir. Neoliberalizmin gerçek yüzünü tek
cümleyle anlatmak istersek “özgürlük ve demokrasi kandırmacasıyla bireyleri
bütün değerlerine yabancılaştırarak milletleri parçalamak” olarak tarif
edebiliriz.
Ülkemiz 1980’lerden itibaren dâhil olduğu
küreselleşmenin ve neoliberal ideolojinin etkisi altında zorluklar yaşayarak
bugünlere gelmiş, fakat 2015 yılından itibaren, ABD’nin kuklası bölücü ve
gerici terör örgütlerine karşı büyük bir mücadele içine girerek emperyalist
tahakkümü kabul etmeyeceğini göstermiştir.
Bununla birlikte neoliberal ideolojinin milletimizi
ve özellikle gençlerimizi; soylu tarihsel gerçeklerimizden, milli ve manevi
değerlerimizden, kültürümüzden ve öz sanatımızdan uzaklaştırıp “tek dişi
kalmış” Batı medeniyetinin “yeni özgürlükçü” yoz kültürüyle zehirleme amacının
devam ettiğini de görmek zorundayız. Silahla esir alamadıkları Türk Milletini
gençliğimizi bozarak ele geçirme planları emperyalist devletler için şüphesiz
ki çok daha ekonomiktir. Küreselleşmeyle birlikte kendimizi içinde bulduğumuz
neoliberalizmin hedefinde, yarınımız olan çocuklarımız ve gençlerimiz vardır.
Ülkemizi daha çok sömürmelerinin yolu gençlerimizin milli kimliğinden
koparılması ve uyuşturulmasından geçmektedir. Ailesine, milletine, diline ve
ülkesine yabancılaşmış, yalnız kendi çıkarları için yaşayan bilinçsiz,
düşünmeyen, okumayan, sorgulamayan, üretmeyen, haz peşinde koşan, sahte
özgürlüklere esir olan, uyuşmuş nesillerin yolunu açmaya uğraşıyorlar.
Böylesi bir yabancılaşmanın ön şartı bireyin
kendisine yabancılaşmasıdır. Burada sınır tanımıyorlar. Küçücük çocuklarımıza
cinsiyetlerini sorgulatıyor ve işe bedenlerine yabancılaştırmayla başlıyorlar.
Yaşı gelen çocuklarımızı ise bağımlılık yapan maddelere övgüler düzen
müziklerle, dizilerle, sosyal medya fenomenleriyle etki altına alıp uyarıcı ve
uyuşturucu madde kullanmaya ve sonunda bağımlı olmaya teşvik ediyorlar.
Yarattıkları bu yoz kültürle uyuşturucu kullanmayı, gençliğin başkaldırı ve
isyan dürtüsünde geçerli bir biçim olarak gençlerimize sunuyorlar. Emperyalizmin,
sistemi yeniden üretmesi için kendi gençlerine giydirdiği “hiçlik gömleği”, milli
devletlerde gençliği kendi emelleri için kullanma silahına dönüşmektedir. Biz
gençlerimize hiçliğin, kimliksizliğin giydirilmesini asla kabul etmeyiz.
Şimdi ülkemizde uyuşturucu kullanımıyla ilgili bazı
bilgileri ve ardından, Cumhuriyet Kadınları Derneği olarak başlattığımız Madde
Bağımlılığına Karşı Anneler Hareketi’ni kamuoyunun bilgisine sunuyorum.
TÜRKİYE’NİN
UYUŞTURUCU SORUNU
Günümüz dünyasının en önemli sorunları arasında yer
alan madde kullanımı, bağımlılığa neden olan ancak tedavi edilebilir bir
hastalıktır. Madde kullanımının hafıza, muhakeme, dikkat, düşünme gibi bilişsel
işlevler üstüne kalıcı etkilerinin yanı sıra suç ile ilişkileri de önemli bir
toplumsal güvenlik sorunu oluşturmaktadır.
Bölücü terör örgütü PKK ve FETÖ
ile mücadele içinde olan ülkemiz açısından son derece önemli olarak; uyuşturucu
imalatı ve kaçakçılığıyla terör örgütleri milyarlarca dolar gelir elde etmekte,
buradan kazandıkları paraları teröristlerin ihtiyaçlarının karşılanması ve
silahlanma için kullanmaktadırlar. PKK’ya yönelik operasyonlarda tonlarca
uyuşturucu madde ele geçirilmektedir.
Türkiye uyuşturucu kaçakçılığında çok önemli bir
güzergâh olan “Balkan Rotası” üzerindedir. Ülkemiz hiçbir yasa dışı uyuşturucu
maddenin ana üretim alanlarından biri olarak gösterilmemektedir. Buna rağmen,
gerek Asya’dan bitkisel kökenli uyuşturucunun, gerekse Avrupa’dan sentetik
olarak üretilen uyuşturucunun karşılıklı kaçakçılığında transit ülkeyiz ve %15
oranındaki genç nüfusumuzla hedef durumdayız.
Türkiye’nin uyuşturucuyla mücadele alanında yaptığı
kamu harcamaları 2019 yılında 2018’e göre %7,3; 2020 yılında ise 2019’a göre
%28,2 oranında artmıştır.
Türkiye’de 2020 yılında gerçekleşen toplam 159.268
uyuşturucu olayında %77,6’ sının kullanma amaçlı, diğerlerinin imalat, ticaret
gibi suçlarla ilgili olduğu belirlenmiştir.
Narkotik Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı’nın,
uyuşturucu suçlarından adli işlem gören 23.526 kişinin cevaplarıyla hazırladığı
2021 Narkolog Projesi Analiz Raporu’ndan seçtiğimiz bazı sonuçlar şöyledir (2020
verilerine göre):
Uyuşturucu suçlarına karışanların büyük çoğunluğu
erkektir.
Uyuşturucu suçuna karışanların %87,2'si aile
fertleriyle yaşamaktadır.
Madde kullanmaya başlamada merak etkisi %38 ile ilk
sırada gelmektedir.
Uyuşturucu kullanmaya başlama bakımından 25’e kadar olan
yaşlar en riskli dönemi oluşturmaktadır.
%80 olguda madde kullanmaya esrar ile başlanmıştır.
En fazla kullanılan uyuşturucu %45,7 ile yine esrardır.
Esrar kullanarak maddeye başlayan her 5 kişiden 3’ünün,
farklı maddelere kaydığı görülmüştür.
UYUŞTURUCU
SORUNUNU BATAKLIĞI KURUTARAK ÇÖZERİZ
Madde kullanımı önlenebilir bir halk sağlığı
sorunudur. Yalnız kullanan kişide değil, aynı zamanda ailesini ve çevresini de
etkileyen, toplumda ekonomik, sosyal ve güvenlikle ilgili zararlara yol açan
çok yönlü bir sorundur. Bu nedenle çok yönlü çözümler gerektirmektedir. Devlet
kurumlarımızın bu mücadelede aman vermeyen yaklaşımlarını büyük takdirle izliyoruz.
Sahada görev yapan emniyet güçlerimize, jandarmamıza başarıları ve güçleri daim
olsun diyoruz.
Ancak, yukarıda da belirttiğimiz gibi, toplumumuzu
ve özellikle gençlerimizi hedef alan çürümüş, yozlaşmış kültürel saldırı ile bu
sorunun sürekli beslenmesi karşısında topluma ve kitle örgütlerine de görev
düştüğünü kabul ediyoruz. Eğitim ve sosyal çalışmalar yapan kurumlarımız başta
olmak üzere, bütün kurum ve kuruluşların ve demokratik kitle örgütlerinin
uyuşturucu maddeye bağımlılık gelişmeden önce, bu maddelerin kullanılmasını
önleme aşamasında yapacağı çalışmalar, sıtmaya karşı bataklığı kurutmak
ölçüsünde değerlidir.
Yukarıda Narkolog Projesi Analiz Raporu’ndan
aktardık: madde kullanımına en fazla merak ederek başlanıyor. O zaman
bataklığın merak bileşenini kaldıracağız. Bu gençlerde merakı uyaran ne? Gençlerimizi
hiçlik, köksüzlük duyguları içinde bocalamaya terk eden neoliberal etkilerin buradaki
rolünü ele alacağız. Bu çürümeye direnecek tüm kurumlarımızı, tabii ki başta
aile kurumunu harekete geçireceğiz. Bütün gençlerimizi ilgilerine,
yeteneklerine göre mutlu ve üretken bir hayata hazırlayacak bilimsel eğitim
sisteminde ısrar edeceğiz. İşte Rapor önümüze koyuyor: Madde kullananlar, çoğu
genç olduğu için, büyük oranda aileleriyle yaşıyorlar. Bu veri çok değerlidir.
Anlıyoruz ki, aileyi güçlendirmek, doğru şekilde yönlendirmek, ailenin madde
karşıtı duruşunu pekiştirmek, bataklığı kurutmada en güçlü araçlarımızdan
birisidir. Kötülüğün başı diyebileceğimiz esrara ve esrarı masum gösterenlere savaş
açacağız. Özetle, bataklığı oluşturan bütün elementlerin tek tek üzerlerine
yürüyeceğiz.
MADDE
BAĞIMLILIĞINA KARŞI ANNELER HAREKETİ
Cumhuriyet Kadınları Derneği kuruluş amacı ışığında,
milli devletimize ve milletimize yönelik tehditlere karşı mücadele etmeyi
varlığının temeli olarak görmektedir. Derneğimiz emperyalizme ve onun
neoliberal ideolojisine karşı durma mücadelesi içindedir. Bir demokratik kitle
örgütü olarak, birçok ülkede olduğu gibi ülkemizde de yaygınlaşan madde
kullanımı ve bağımlılığını bu çerçeveden ele almayı uygun görüyoruz. Bu
toplumsal sorunumuzla mücadelede, neoliberalizmin hedef aldığı “güçlü kadın,
güçlü anne, güçlü aile” olgusunun en önemli silahımız olduğunu milletimizin
dikkatine sunmak istiyoruz.
Madde Bağımlılığına Karşı Anneler Hareketi, madde
kullanımına karşı koruma ve önleme amacıyla düzenlenmiş olup hedef kitlesi
anneler ve ailelerdir. Uyuşturucu bataklığının kurutulacağı yer ailedir; aile
içinde de çocukla, oluşumundan itibaren başlayan özel bağı nedeniyle, annedir.
Çalışmanın isminde Anneler Hareketi ifadesi var, çünkü milletimiz harekete
geçen annelerin asla pes etmeyeceğini bilmektedir. Bununla birlikte çalışmamızda
elbette ki ailenin iki temel direği olan anne ile babayı beraber ele aldık.
Gençler arasında giderek yaygınlaşan madde
kullanımını önlemeye katkıda bulunmak amacıyla hazırladığımız çalışmanın
hedeflerini şöyle sıralayabiliriz:
Madde kullanımını önlemede aile denetimini doğru bir
çerçeveye oturtmak;
Toplumda madde kullanımını sıradanlaştırmaya yönelik
algı oluşturma çabalarına karşı madde karşıtı duruşu güçlendirmek;
Madde kullanımının zararlarının, olumsuz
sonuçlarının farkında olan bilgili, bilinçli, bilgisi sayesinde sesini duyuran
güçlü bir kitle oluşturmak;
Aile içi bağları kuvvetlendirmek, çocukların aile
değerlerini benimsemesini sağlamak.
Çalışmada, amaca uygun olarak anne babalara yönelik,
standardize edilmiş videolar ve basılı malzemeden oluşan eğitim setleri
kullanılacaktır.
Bu çalışmayı öncelikle, Derneğimiz Şube
Yöneticilerinin üyelerimizle örgütleyeceği mahalle ziyaretleriyle yürüteceğiz.
Mahalle muhtarlarımızdan büyük destek alacağımıza inanıyoruz. Bizlere o
mahallede anne ve ailelerle en elverişli şekilde nasıl buluşacağımız konusunda onlardan
yardım alacağız. Anneler ve ailelerle toplantılarımızı kısa videolarımız ve
broşürlerimiz üzerinden yapacağız. Ayrıca bilgilendirme amaçlı masa çalışmaları
ve esnaf-çarşı-pazar ziyaretleriyle yaygın afişleme ve broşür dağıtımı yapacağız.
Valiliklerimize, Kaymakamlıklarımıza, İl-İlçe Belediyelerimize çalışmamızı
anlatacak ve kıymetli yardımlarını talep edeceğiz.
Çalışmanın diğer önemli ayağı ise etkin şekilde
kullanacağımız sosyal medya üzerinden olacaktır. Anneler Hareketi ismiyle internet
sitemizi açtık. Sitemizde çalışmanın kamu spotu benzeri kısa videoları ve
basılı materyaller yanında konuyla ilgili Türkçe bilimsel makalelere ve
kurumlarımızın ilgili raporlarına ulaşmak mümkün olacak. Uzmanlarla çevrimiçi
canlı konferanslar düzenleyeceğiz ve sitemize yükleyeceğiz. Anneler Hareketi
sitesini uzun süre aktif tutacağız.
Madde Bağımlılığına Karşı Anneler Hareketi
çalışmamızı bir proje olarak İçişleri Bakanlığı Sivil Toplumla İlişkiler Genel
Müdürlüğü’ne sunduk ve desteklerini talep ettik. Bu çalışmanın Genel
Müdürlüğümüzce desteklenmeye layık bulunduğunu gururla belirtir, Bakanlığımıza Derneğimiz
adına teşekkürlerimi sunarım.
Değerli Basın Emekçileri,
Çalışmanın geniş toplum kesimlerine duyurulması için
ulusal ve yerel basınımızdan güçlü bir destek beklediğimizi başta belirtmiştim.
Lütfen sesimize ses olun. Bu çalışmayı ne kadar çok anne ve aileye duyurursak,
bataklığı kurutmaya o kadar katkı veririz. Bu da, neoliberal safsataya kulak
asmayan, ailesine, milli değerlerimize, milletine ve ülkesine bağlı, bireyci
değil toplumcu, bencil değil paylaşımcı tertemiz gençlerimizle geleceğe güvenle
bakmamız demektir.
Hepinize Genel Yönetim Kurulumuz adına teşekkür
ediyorum.
Prof. Dr. Tülin Oygür
Cumhuriyet Kadınları Derneği
Genel Başkanı