Beykoz’da 1863 yılında Sultan Abdülaziz tarafından yaptırılan Tarihi Kışla Binası’nda kurulan Bezmialem Vakıf Üniversitesi Yaşam Bilimleri ve Biyoteknoloji Enstitüsü (YABBE), sağlık ve biyoteknoloji alanında araştırmalara başladı.
Dünyanın önde gelen üniversitelerinden 6 bilim adamının
ülkeye dönerek akademik kadroya katılmasıyla açılan YABBE’de tamamen dışa
bağımlı olduğumuz endüstriyel enzimler, Hepatit B aşı üretimi, sıtma paraziti,
Kırım Kongo kanamalı ateş virüsü ve parathormon gibi alanlarda çalışmalar
yapılıyor. Üniversitenin Kurumsal İletişim Direktörlüğü enstitünün çalışmaları,
bilim dünyası ve ülkemize katkıları
hakkında sorularımızı yanıtladı.
Enstitünün kuruluş amacı hakkında bilgi verir misiniz?
Ülkemiz için eğitim, araştırma ve endüstriyel üretim
alanlarının atbaşı götürülmesi ve bu alanları besleyecek insan kaynağının güçlü
bir şekilde yetiştirilmesine ihtiyaç vardır. Bu enstitüde yapılmak istenen de
budur. Bu çalışmalar hem tersine beyin göçü için önemli bir aşama niteliği
taşıyor hem de sağlık alanında yapılan ithalatı azaltmaya yönelik ciddi bir
kaynak oluşturmayı hedefliyor.
Akademik kadro ve birimleriniz nelerdir?
Enstitüde 10 laboratuvar bulunuyor. Zamanla yaklaşık 100
kişilik akademik kadronun yer alacağı enstitüde ilk aşamada yurt dışından
getirilen 6 öğretim üyesi göreve başladı. Her öğretim üyesi ile birlikte
doktoralı uzman araştırmacılar, doktora ve yüksek lisans öğrencileri ve
teknisyenin çalıştığı enstitümüzde, yeni araştırmacı öğretim üyesi ilave
katılımlarla tamamlanacaktır.
Bilimsel çalışmalarınızı ne şekilde yürütüyorsunuz?
Beykoz'daki enstitüde endüstriyel enzim ar-ge'si ve üretimi,
üniversite-sanayi işbirliğinin güzel bir örneğini temsil etmektedir. Ülkemizin
30 yıl geriden geldiği bu alanda,
değerli biyokimyasallar üretilmeye çalışılmaktadır. Rekombinant DNA ve
mikrobiyel sistemler vasıtasıyla üretilen ürünler 100 milyar doların üstünde
rakamlara ulaşan sektörlerdir ve Türkiye bunların tamamını ithal etmektedir.
Uluslararası Bilim Çevrelerindeki Hedefleriniz Nelerdir?
Enstitünün zamanla İsrail’de Weizmann, İsveç’de Karolinska,
Almanya’da Max-Planck gibi bulundukları ülkenin ismini uluslararası akademik
ortamlarda parlak bir şekilde temsil eden, Türkiye'nin biyolojik araştırmalar
alanında en önemli merkezlerinden biri haline gelmesine çalışılmaktadır.
Enstitümüz alandında hem emsal olacak hem de
yurda dönmeyi arzu eden Türk bilim insanlarının çalışabileceği bir kurum
haline gelecektir.
Haber Kaynağı: Beykoz Belediyesi Basın Danışmanlığı