Kimseye Riva yolunu neden kullanıyorum ve bu yolda ne arıyorum bilgisi aktaracak değilim, zira doğuş haberi ve beni bilenler 11 yıldır Riva’nın benimle olan bağlantısını bilmeleri benim için yeterli…

Genel olarak içerisinde bulunduğumuz Ramazan ayı son 30 yılın en uzun oruç tutma dönemini yaşatıyor. Sıcak ve nem oranı almış başını gidiyor, iftar’a iki saat kala artık dayanacak mecal kalmayınca, hep oyalayıcı ve zaman unutturucu işler yapmaya çalışırız, bende öyle yaptım. Oğlumu yanıma aldım ve ikametime en yakın köy olan Alibahadır Köyüne doğru yola çıktık.

Abbas beyin çiftliği ile Alibahadır rampası arasında yol kenarındaki bir çalışma dikkatimizi çekti, bir genişletme ve kanal çalışması gibi, akşam akşam boş vereyim sonra Muhtardan sorar öğrenirim dedim. Zaten amaç vakit geçirmek ya sen işine bak kardeşim dedim kendi kendime.

Sonra halk arasında, Ekinciler Holding’in sahiplerinin villasının olduğu söylenen kavşak kafama takıldı. Hatırlarsınız yıllar önce bu kavşakta içerisinde sadece Ekinciler Holding’in sahibinin oturduğu ve başka yerleşim olmayan sokak için ana yola haddinden fazla sarkan ve trafiği engelleyen bir bariyer yönlendirmesi yapılmıştı. Gereksiz olmamasına rağmen, ana yola çok sarkmasından dolayı kaza riski sebebiyle birçok kez bu imalatın hatalı olduğunu haber yapmıştık. Tabi bilemiyoruz bizim sebebimizden mi yoksa imalatı yapan kurumun yanlışını anlamasından mı bu imalat kaldırılıp trafik rahatlatılmıştı.

İşte boş boş dolaşırken aklımdan bunlar geçiyordu ki, aracımın direksiyonunu, daha önce hiç görmediğim adı geçen firmanın villası olduğu söylenen sokağa doğru yönlendirdim. Yaklaşık 500-600 metrelik dar bir orman yolunun kenarında piknikçilerin çöpleri ve daha önce kullanıldığı belli olan boş aynı tip yapıdan sonra, özel bir mülkün gösterişli kapısı çıktı karşıma, hatta kapının açık olması içerisindeki güzellikleri tahmin etmemize yetecek gibiydi. Ya kardeşim sanane elin mülkünden deyip kendi kendime, sen yolu merak ediyordun gördün işte yeter deyip döndüm. 100 metre gitmedim ki aman Allah, bir polis eskortu ve onu takip eden araçlar. Tabi dar olan yolda yaşadığımız şaşkınlık ile birbirimize yol verip yola devam ettik. Ana yola geldiğimizde durduk ve aynı güzergaha daha başka araçlarında girdiğini görünce merakımız da artmadı değil hani.O sırada malum firmanın olduğu söylenen ve onlardan başka yerleşimin olmadığı bilinen yoldan az önce içeri giren araçların, bu sefer boş olarak çıkıp Riva istikametine gittiğini görünce bende de araştırma içgüdüsü depreşti.

2010 VE 2011 YILLARINDAN ÖRNEK VERMEMİZE RAĞMEN 2012 YILLARINDAN ÖRNEK VERMİYORUZ, ARTIK KURUMLARIN ANLAŞAMADIĞI BİR ORTAMDA İNANIN YORULDUK.BELKİ SAYIN BAKAN İDDİALARA GÖRE MALUM ADRESE İFTARA GELMİŞTİRDE BİR KİLOMETRE YAKININDAKİ BU YERİ VE BERABERİNDE Kİ YERLERİ KENDİSİNE BİR GÖSTERENİ ÇIKAR (bu not ile ilgili haberde özel bölüm var)

Gazetecilikte söylenen sihirli söz var ya meslek sırrı, araştırmalarımda eriştiğim bilgilerden adı geçen malikânede bir iftar daveti (varmış) içlerinde Tarım Gıda ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Fenerbahçe Spor Kulübü Başkan Vekili-Beykoz'da ünlü bir oteli bulunan Nihat Özdemir ve başkada siyasetçiler (ler ler ler) varmış(mış mış mış). Birde ne varmış(mış) menüdeki tandır Diyarbakır’dan gelmiş (miş miş miş) hele içilen su oda çok özelmiş(miş miş miş).

Buraya kadar her şey güzel, afiyet şeker olsun, gözü olanın gözü çıksın, Yüce Rabbim tuttuğunuz orucun sevabını ve rahatlığını sizlere misli misli versin. Amma Diyarbakır’dan tandır gelmişse veya gelmemişse bile,o koca malikanede 5-10 tane güvenlik görevlisi ve şoför emekçilerini doyuracak yok muydu da bu arkadaşlar Riva meydanındaki restaurantın mütevazı menüsüne yönlendirildiler. Bu arkadaşlar yemek yerken hiç mi villadaki yemek menüsünü düşünmediler, bence hem de alasını düşünmüşlerdir.

Aman be Ozan sana ne kim kime ne ikram ederse eder, kimi davet ederse eder sa- na ne, evet tabiî ki bana ne, o zaman pat diye bana ne olan bölümü aktarayım sizlere.

Beykoz’da Alibahadır, Riva, Mahmutşevket Paşa ve birçok yerde hafriyat meselesinin olduğunu tüm Beykoz biliyor. Birçoğu bitti, bazıları durduruldu, durdurulanların yeniden başlayacağı ve yeniden başlayacak yerlerin olduğu köylülerin ve bu işten anlayanların dilinde.

Haber sitemize ve gazetemizin sütunlarına baktığınızda Beykoz’daki hafriyat çalışmaları ile ilgili birçok haber bulacaksınız. Ve hatta ilk kez takip edenler için bir önceki haberlerin linkleri bile verilmiştir ki konuya vakıf olsunlar diye. İlçemizdeki tüm hafriyat konularının ana teması yetkiyi veren makam konusu, resmi daireler hep bu konuda topu kendilerinden başka kurumlara atıp bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın mantığı uygularlar. Kabak sonunda İl Tarım Müdürlüğünün başına patlar, çünkü hafriyat izin belgesini bu makam vermiştir. İşte kıyamette ondan sonra kopuyor. İl Genel Meclisi ve Belediye Meclislerinde ve daha bir çok makamda İl Tarım Müdürlüğünün verdiği iznin yasal mı değil mi boyutu tartışılırken “atı olan Üsküdar’ı çoktan geçiyor” ve hafriyat imalatı sona eriyor.

Yazımın püf noktası ise;

İşte bu tartışılan hafriyat izin belgesini veren makam olan İl Tarım Müdürlüğünün bağlı olduğu Bakan, ki doğruysa hafriyat alanlarından birisine bir kilometre yakınlıkta iftar davetinde.

Konu üzerine oluşan soru işaretleri;

-   İftar davetine uzaklığı 1 km olan hafriyat işlerini yapan yüklenici firma ile     iftar davetini veren firma arasında her hangi bir iş bağlantısı var mı.

-   İftar sahibi firmanın adı geçen bakanlık ile bir bağlantısı var mı ve yapılacak veya teslim ettikleri bir ihale var mı.

-   Acaba bu yemekte Beykoz’da yapılan hafriyatlar ve olası muhtemel hafriyat konuları konuşulmuş mudur.

Az kaldı unutuyordum, ağanın eli tutulmaz derler, demek ki tutuluyormuş (muş muş muş) tutulmasa görevli arkadaşlar Riva meydanında mütevazı bir iftar sofrasına kaşık sallamayabilirler miymiş.(miş miş miş)

Zaten bu firmanın ünlü yöneticisinin geçmiş yıllarda yine haber sitemizde Kızılay Ödül yemeği haberinde bulabileceğiniz bir haberde olduğu gibi, Beykoz’da kurumlara yaptığı yardımlar ile bilinen ve takdir gören Acarlar Holding Yönetim Kurulu Başkanı İsmet Acar’ın Beykoz Kızılay’a katkı amaçlı oluşturulan bir ödül yemeğinde, İsmet bey o zamanın parası ile yüz milyar bağış yaparken, haberimize adı geçen firma sahibi ve daha birçok iş adamımızın eli cebine bile gitmemiştir. Yani demek ki ağanın eli tutuluyormuş vesselam.

Ozan Derviş/Özel Haber