
Beykoz, hem doğal güzellikleriyle hem de sosyal dokusuyla İstanbul’un en özel ilçelerinden biri. Bu güzelliğin sürdürülebilmesi, ilçemizin her köşesinde kamu yararına hizmet eden bir anlayışın yerleşmesiyle mümkündür. Bu noktada, yerel basın ile kamu kurumlarının ilişkisi büyük önem taşır.
Yerel basın, yalnızca haber aktaran bir mecra
değil; aynı zamanda toplumun sesi, gözü ve vicdanıdır. Ancak bu sorumluluk,
beraberinde etik bir çizgiyi de getirir. Basının görevi, kurumların
yanlışlarını aramak değil; kamu yararına yapılan her doğru adımı duyurmak,
yanlış giden konularda ise yapıcı bir dille çözüm arayışına teşvik etmektir.
Beykoz, kaymakamlığı, belediyesi, muhtarlıkları ve tüm kamu kurumları da aynı
hedefe odaklanmalıdır. 
Halkın yararına şeffaf, adil ve erişilebilir
bir yönetim anlayışı. Yerel basınla kurulan sağlıklı iletişim, bu anlayışın
toplum nezdinde güçlenmesini sağlar. Ancak burada kritik bir nokta var:
Tarafsızlık ve etik sınırlar. Basın, haberini yaparken kişisel veya kurumsal
çıkar gözetmemeli; kamu kurumları da eleştiriye açık, bilgiye saygılı
olmalıdır. Çünkü halkın güveni, bu karşılıklı dürüstlüğün üzerine inşa edilir.
Beykoz’da basın ve kurumlar arasındaki ilişki, eğer etik kurallar çerçevesinde
yürürse, bundan kazançlı çıkacak olan yine Beykoz halkıdır.
Birbirini yıpratan değil, tamamlayan bir
anlayış; eleştiriye tahammül eden, çözüm için el veren bir kültür… İşte o zaman
yerel demokrasi gerçek anlamda hayat bulur. Sonuç olarak, yerel basın ile kamu
kurumlarının el ele ama mesafeli, yakın ama tarafsız bir çizgide yürümeleri;
ilçemizin geleceği için en değerli adımdır. Unutmayalım, basının özgürlüğü ve
kamu yönetiminin saygınlığı, etik ilkelerle beslenirse toplumun güveni kalıcı
olur. 
Konuya böylesine geniş bir pencereden
bakıldığında, Beykoz’da Yerel Basın ve Kurumsal Muhatapları da ilişkilerini,
geride bırakılan tarihsel süreci en iyi şekilde değerlendirip, iletişim
yollarını hep açık tutarak güncellemelidir.