Devletin vatandaşlarına görevleri nelerdir!! Ne kadarı uygulana biliyor.
Hatırlayalım…
“Devletin temel
amaç ve görevleri; Türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin
bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve Demokrasiyi korumak, kişileri ve toplumun refah
huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal
hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal,
ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddi ve manevi varlığının
gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır”.
Hepimizin bildiği gibi Türkiye “Deprem, sel ve
afetlerden” sürekli etkilenmekte olan bir ülke.
Bu genel durum için tedbirler alınmakta bölgesel Kentsel
Dönüşüm Uygulamaları yapılmakta.
Bölgesel diyorum, çünkü Boğaziçi öngörünüm alanı içinde
bulunan yapıları kapsamayan, anlaşılamaz ve korkunç bir durum yaşanmakta.
İstanbul Boğazı; Bizans, Roma, Osmanlı ve Cumhuriyet
dönemlerin de, gerek fiziki gerekse de stratejik konumu sebebiyle her dönemde
çok önemli ve değerli bir bölge olmuştur. Boğaziçi İstanbul’un en önemli
simgelerinden olup, bünyesinde yer alan sit alanlarıyla birlikte, şehrin
karakterini ön plana çıkaran bir semboldür. İstanbul Boğazı dünyada bir eşi
benzeri olmayan bir alandır. Bilinçsizce uygulanan öngörünüm koruma kanunu ile
bu alan içindeki yapılar, bakımsızlıktan bölgenin dokusuna da zarar vermekte.
“18 Kasım 1983 tarih ve 2960 sayılı kanun, İstanbul
Boğaziçi alanının, kültürel ve tarihsel değerleri ve doğal güzelliklerini
koruyabilmek, bu alanda nüfus yoğunluğunu sınırlandırmak ve imar mevzuatını
belirlemek ve düzenlemek amacıyla” çıkarılan bir kanun olsa da, amacına hizmet
etmeyen, gerekli araştırmalar yapılamadan, detaylı düşünülmeden çıkarılmış ve
uygulana bilinirliği olmayan bir kanun olduğu görülmektedir.
Boğaziçi ön görünüm sınırları içinde, vaktinde gerekli
denetimlerin yapılmadığı ve bu sebeple, plansız, ruhsatsız ve nitelikli olmayan
yapıların olduğu aşikâr. Üstelik bu kanun yürürlüğe girdikten sonra da belli
dönemlerde, plansız ve projesiz yapılar görmezden gelinmiş. Birçoğunda yıkım
kararı var, yada tahsil edilen yüksek miktarlı cezalara maruz kalmışlar. Tabiri
caizse “Atı alan Üsküdar’ı geçmiş” ve “Kurunun yanında yaş da yanmış”
diyebiliriz. Bundan sonraki tek çözüm “Kişilerin mülkiyet haklarına saygı
duymak” adına, Boğaziçi öngörünüm sınırları içinde bulunan, eski eser bahçeli
ahşap ev, kargir ev-apartman gibi tüm yapıların projelendirilmesi. “Deprem ile
ilgili alınması gereken tüm tedbirlerin alınması” kararının hızlıca verilmesi
gerekmekte. Bu konuda en büyük desteği vermek devletin görevleri ve sorumluluk
alanı içinde olduğunu düşünüyorum. Bu yapıların, denetim çerçevesinde,
projelendirilip, imar mevzuatına uygun şekilde tadil edilmeleri, gerekli
güçlendirmelerinin mevzuat çerçevesinde yapılmasına, makul harçlar ile izin
verilmek zorunluluğu bulunmakta. Bu bölgenin kültürel ve tarihsel dokusunun
korunması ancak bu şekilde mümkün olabileceği görülmekte. Zamanın en kıymetli
köşklerinin, bahçeli evlerinin bulunduğu, tarihi dokuyu koruyabilmek adına, gereken
tedbirleri çok geç olmadan alınması ve yetkili makamlarca ivedi şekilde çözüm
üretilmesini, bu alanların gerçekten korunmasını bir vatandaş olarak talep
ediyorum.
Kişilerin, belirli zamanlarda, mülklerine bakım-tadilat
yapmaları ve korumalarının yasaklanması akla ve mantığa aykırı bir durum….
Deprem gelebilir veya gelmez. Ama gereken tedbirler
alınmalı...
Önce Sağlık, sonra Huzur ve Barış olsun tüm dünyada...
Saygılarımla