Pandemi dönemi ve sonrasında
kontrolden çıkan ekonomi, zaman ilerledikçe artarak geçim sıkıntımızı
arttırıyor. Yaz mevsimi ile birlikte memleketlere, köylere ve tatil yerlerine
akın eden insanlarımız eskiden olduğu kadar keyifli değiller.
Tv programlarında, özellikle
ünlüler ile ilgili plaj görüntüleri eşliğinde verilen fiyatlar, her ne kadar
espri ve eğlence gibi işlense de pahalılık çok can yakıyor. Lahmacunun bin TL’ ye,
makarnanın 450 TL’ye bir kişilik akşam yemeğinin 3.500 TL’ye ulaşmasını uzaktan
hayretle ve eğlenerek izliyor, nasıl olur ki derdik.
Oluyor işte, elbette sadece
yiyecek, giyeceklerde fahiş fiyatlar yoktu, konaklama ücretleri de yükseldikçe
yükseliyor. İki kişilik bir haftalık
tatil ekonomik bir harcama ile 50-60 bin ’den aşağı çıkmazken, yukarıdaki
fiyatlar ile yaşayanları düşünmek bile istemiyor insan. Bunca pahalılık ve
lükse her şeyi ile mükemmel bir ortam ve çevre istemek de hepimizin hakkı. .
Ama ne mümkün. !! Bu yaz Temmuz
ayında gittiğimiz Bodrum tatilimizden bir kaç gözlemimi aktararak ne demek
istediğimi daha iyi anlatabileceğimi umuyorum. Şöyle ki, Bodrum, Turgut Reis’i
bilenler bilir, bu mevsimde iğne atsan yere düşmeyecek kadar kalabalık olurdu. Bu
yaz, geçmiş dönemlerin aksine oldukça sakin ve boş denilebilecek insan
yoğunluğu gördük. Yazlık evlerde oturan ve yerleşik halk sayısı bile azalmış
gibiydi. Yollar bildiğimiz gibi bakımsız ve çukur dolu. Çevre ve sokaklar çöp
atıkları ile top oynanacak gibi! Belediyenin çöp toplama araçları dışında cadde
ve sokaklarda seyyar hiçbir elemanı görünürde yok. Belediye yeni bir uygulama
ile kendine ait plajlarda her akşam ışıklandırma yapıp, dj standı ve müzik
eşliğinde bira ve yiyecek karavanları ile halkın topluca eğleneceği ortamlar
hazırlayarak gelir elde etmeyi planlamış, iri bir plastik bardak fıçı bira 100 TL
ekmek arası köfte 250 TL vs. gibi...
*Yani, belediye günlük rutin
hizmeti rafa kaldırmış, para kazanacağı eğlence sektörüne girmiş! *Esnaf’ın
masaları boş. Akyarlar ile Turgut Reis arası mesafede, biri Swiss Otel yani
olmak üzere milyonluk evlerin olduğu site Önlerinde foseptik kokuları çok
rahatsız edici. Ama ne otelcileri ne malik sahiplerini rahatsız etmiyor gibi. Dağ
taş, dere yatakları aklımıza gelmeyen her yer ev ya da otel olmuş Bodrum’da. Bir
bidon su 130 TL İstanbul’dan pahalı. Beachlerdeki şezlong ya da yiyecek içecek
fiyatlarına girmiyorum, hatta giriş fiyatlarına da... Allahtan devremülk var da
tatil yapabiliyoruz. Denetim yok, kontrol yok...! Doğal olarak çalışmakta yok...bir de
çalışması gerekenleri dürten toplum da olmayınca bütün bunlar olağan hale
geliyor. Yani, herkes kafasına göre. Belediye dükkanları var, hani o
bildiğimiz, incik boncuk satışlarının yapıldığı. O kadar iptidai ve perişan
görüntüleri var ki. Onlara bile stant önlerini temizletmeyi akıl edemeyecek
kadar beceriksiz belediyeler görev yapıyor buralarda.
Restoran, kafe gibi yerlerde
fiyatlar şahane! hizmet kötü. Ve tabi tüm bu olumsuzluklar, özellikle de fahiş
fiyatlar yerli yabancı herkesi canından bezdirmiş olacak ki, yaz ortası esnaf sinek
avlıyor! Bir tarafım iyi oluyor diyor. Diğer tarafım ise ülke ekonomisinin bacasız
sanayisinin bu hale gelmesine üzülüyorum. Buralar insan ve tesis varken ve
esnaf kazanıyorken bu kadar, pis ve dağınık ise kepenkler kapanıp, yerli
yabancı turist gelmediğinde ne olur acaba. Geç olmadan, en tepeden başlayarak
en alt çalışanına kadar herkesin aklını başına alması gerekiyor.
Bölgede evleri ya da
yazıkları olanlara sesleniyorum, bencilliği ve günü kurtarmayı bırakın çocuklarınıza
iyi bir çevre, yaşanabilir ev ve dünya bırakmayı hedef seçin. Seçin ki hem
onların hem de ülkemizin geleceği yaşanabilir olsun.