Tam, diyordum ki, ligin yukarısı ile ilgilenmeye
gerek yok, altlarda neler oluyor ona bakalım…. Ama bitime bir hafta kala… Acaba...!?
Demekten kendimizi alamıyoruz. Tepeden tırnağa kirli ve öylesine kötü yönetilen
bir alan oldu ki, futbolumuz… Olağan olaylar bile bazılarına sürpriz geliyor. Göztepe’nin
süper lige çıkmasına ne kadar seviniyorsam, Ankaragücü’nün küme düşmesine o
kadar üzülürüm. Ha keza İl takımımız Hatayspor’un düşmesi de öyle. Siyasetin
iliklerine kadar işlediğini gördüğümüz Türk futbolu, izlenmez hale gelinceye
kadar uğraşan insanlar var. Spor da başarılı olanı tebrik etmek, spor ahlakı
gereğidir. Ama sen bir ilçe takımı isen ve bir başarı öyküsü yazıp en üst lige
çıkmışsan, örnek takım, camia gibi yoluna devam etmelisin, yöneticilerinse her
attığı adıma dikkat etmeli. Etik davranmadıkları için bazı ilçe takımlarının
düşmesindense mutluluk duyuyorum.
Çünkü, lige şaibe ile bakılmasına sebep oluyorlar.
Tamam, futbol da küreselleşen dünyanın ekonomik düzende endüstriyel bir alanı
oldu. İmkânı olan her iş insanının el atabileceği bir saha! Buraya kadar her
şey normal. Fakat bizde normal olanı anormal yapıp, halk arasında itici, absürt
olmak marifet haline geliyor ve hiç hoş olmuyor.
Pendikspor Kulübü Başkanı gibi… Eyüpspor Başkanı
gibi…
Kendi takımlarının maçlarına gidişleri ve
boyunlarında atkıları ile görmediğimiz bu insanları, ne zaman bir derbi maçı
var Galatasaray atkıları ile ekranlara poz vererek stada girişlerine tanık oluyoruz.
Futbol dünyasında Başkanlık, yöneticilik yapmış, saha içini çok iyi bilen,
futbolcunun duygularını en iyi hissedenlerden biri olarak diyorum ki, Baştan
sona şüphe uyandıran tutum ve davranışlar bunlar. Şaibelere açık. Pendik gitti,
Eyüp geldi…! Son haftaya girerken, iki takım arasında 6 pan fark var.
Fenerbahçe moral ve motivasyon olarak gerilerde. Galatasaray
ise tam tersi, tüm sezonların rekorlarını alt üst ederek yoluna devam ederken, Fenerbahçe
Spor Kulübü Başkanı ben varken Fenerbahçe’yi şampiyon yapmazlardan tutun,
federasyon başkanı, Mhk, hakemler ve bazı kulüp yöneticilerine yönelik verip
veriştirmeleri…
Haksız mı? Verilen hak mahrumiyeti ve para
cezalarına rağmen… Öte yandan Galatasaray Spor Kulübü Başkanı ve bir
yöneticisinin işler kötü gittiğinde, tehdit dilini kullanarak verdikleri
demeçlerin yerini puan aralığı açılınca, fair play sözcükleri alıyor...! Normal
mi?
Vee, o büyük gün geldi, Fenerbahçe futbol takımı,
Rams Park’ta bir puan aldığı taktirde şampiyon olacağını bilen ev sahibi takım
ve taraftarları, haklı olarak tribünleri bayram yerine çevirmiş, pankartlar, şarkılar,
koreografiler… Her şey hazır. İnandıkları güvendikleri oyuncularının, rakibini ezerek
yeneceğinden emin, mutluluk içinde beklerken,
Bu ortamlara alışık Fenerbahçe futbol takımı,
sezon boyu yaptığı davranışlardan ötürü ben dahil pek çok futbolseverin yeşil
zemine yakıştıramadığı, MHY isimli oyuncunun sahaya ayak basar basmaz rakip tribünlerin
konsantrasyonu bozulur.
MHY, az sayıda gelen taraftarına gidip dönerken,
Galatasaray tribünlerine Fenerbahçe amblemini öperek gösterir ve bunu sindiremeyen,
Milli futbolcu Kerem onunla tartışmaya girer. Olay büyür ve tüm futbolcular
daha ısınmadan ortam gerilir.
Bu durumun puan olarak önde olan takımı
hırslandırması gerekirken,54 bin sarı kırmızılı taraftar önünde, kendisinden
beklenmedik şekilde oyunu domine eden bir Fenerbahçe sahada görülmeye başlar. Tıpkı
geçmiş yıllarda olduğu gibi. Çok kötü maç yöneten hakemin, haksız (bana göre)
ikinci sarı kartı sonucu, sarı lacivertli takımı oyunun ilk 20 dakikasında
eksik bırakmasına rağmen.
Çaldığı veya çalmadığı diğer düdük ve vermediği
kartları saymıyorum bile...! Türk futbolunda bir gerçek daha var ki; MHK kötü,
hakemler çok kötü ve standartları ile oyun bilgileri yok ama daha kötü olanı; Büyük
maçları yönetecek kalitede elit bir tane bile hakem yok…
Ve tarih tekerrür eder, Fenerbahçe bir kez daha
en beklenmedik şekilde deplasmanda rakibini alaşağı eder. Cezası nedeni ile
maça gelemeyen Başkan Ali Koç ve yöneticiler, maçtan bir saat sonra oyuncuları
alarak sahaya çıkar ve aynı maç önünde olduğu gibi olaylar çıkar. Galatasaray Kulüp
Başkanı, alel acele ekranlara çıkar ve Delikanlılıktan bahsederek, dayılanıp!
Düelloya davet eder… Oysa Ali Başkan kendisini sezon içerisinde, istediği
ekranda olayları tartışmaya 3 kez davet etmiş, ama Dursun Başkan oralı olmamıştır.
Cezalı başkan ve yöneticinin maç bitimi de olsa
oraya girmesi kural dışı mıdır, değil midir bunu en iyi açıklayacak mercii TFF
den ses yok! Çık yahu, ya da bir yönetici, yap açıklamanı da kamuoyunu
aydınlat. Ama yok. Yatarlar kulak üstüne, insanlar kavga etsin onlar izlesin! Futbolumuzun
en tepesinde yaşananlara bakar mısınız?
Fenerbahçe istediğini almış, amacına ulaşmıştır. Eder
etmesine ama, işin gidişatı yine de kendi elinde değildir. Düğüm Konya da
çözülecek. Galatasaray’ın da Konyaspor’unda birer puana ihtiyacı var.
Olur mu olur,
berabere biter. Aksi olur, Konya yenerse…aylardır sosyal medya da Fenerbahçe
Şampiyon olacak diyen hanımefendinin evi, insan akınına uğrar! Gerisini siz
düşünün… Tekrar sahaya dönecek olursak. Normal şekilde berabere biterse de kimse
bir şey diyemez. Ama dönüp geriye bakıldığında Türk futbolu 50 yılda yaşanmadık
kadar olayları 2023-2024 yılında fazlası ile yaşandı. Ne yani seyredelim de UEFA
topyekûn ceza mı versin? Ya da biz yapamıyoruz, yabancı mı yönetsin diyelim? Aklınızı
başınıza alın…