Yıllar evvel katılmama kararı aldığımız, fakat her sene
büyük bir keyifle imrenerek izlediğimiz Eurovision yarışması bir kez daha
sonuçlandı.
Bizim katılmadığımız her etkinlikte, yarışta sonuca değil
etkinlikten keyif almaya bakarken, bu sene Sertab Erener'in tekrar sahneye
çıkarak, bize o günleri hatırlatması hepimizi derinden etkiledi.
Kiminle iletişime geçsem, o gün randevulaşmış gibi
Sertab'in sahneye çıkmasını bekledi. Bizim için, yarışmayı izlerken sadece o an
önemliydi.
Beklediğimiz an geldiğinde, o günlere geri dönmüş
gibiydik. Sertab sahnedeydi, tüyler diken diken, hepimiz kenetlenip gururla onu
izledik. Sonra dönüp birbirimize sorduk. Sahi biz neden çekilmiştik bu yarıştan…
Geriye dönüp baktığımızda yükselen bir grafiğimiz varken,
siyasi sebepler ya da birilerine mesaj vermek için çekilmiştik. Devlet
tarafından yapılan açıklamalar çok da tatmin edici değildi. Biraz bu tarz
konulara verilen tepkilerin aşırı olduğunu düşünüyorum. Yarıştan çekilmek
yerine, sahneyi derdimizi anlatmak için kullanabilirdik. Bu sene Ukrayna’nın
yaptığı gibi...
Bahçeli, Eurovision Yarışmasından sonra açıklama yapmış.
Haklı olmasına haklı da biraz halkın içine karışmasını en azından caddede karşı
kaldırımdan gelenleri görmesini dilerim. Bahsettiği yozlaşma sokakta... hem de Türkiye
sokaklarında ama eleştirmeye gelince herkes en yüksek perdeden olması gerektiği
yerde bekliyor.
Sanki günlük hayatta belirtilen sıkıntılarla hiç yüz yüze
gelmiyormuşuz gibi at gözlüklerimizi takarken, bozulan sosyal konjonktürde
maalesef ki halkanın bir parçası da bizleriz.
Demek istediğim, sosyal çürüme çoktan başladı. Dünya başta
olmak üzere yayılan bu dalga elbette Türkiye’yi de etkiliyor bunu bizler gözlemleyebiliyoruz.
Milliyetçi duyguları her zaman ağır basan Türk Milleti’nin
her zaman her platform da olması gerektiğini düşünüyorum. Bizleri herhangi bir platformda temsil eden
her Yurttaşımızı, Bayrağımızı dalgalandırdığı için gönülden tebrik ediyor, desteğimizin
her daim onlarla olduğunu hatırlatmak istiyorum.
Saygılarımla…