SÖZDE MÜSLÜMAN
Gerçek anlamda Müslüman olmak, “Müslümanım”
demek kadar kolay değil. Müslüman olmaya, dini öğrenmeden önce, insan olmayı
öğrenmekle başlanabilir.
Önce erdemli bir insan olmamız gerekir. En
sade ve en doğal insani davranışları önce içselleştirmemiz sonra da samimi bir
şekilde uygulamamız gerekir.
Müslümanlık, güzel ahlâktan ibarettir.
Şimdilerde ne Ekmekçi Hayk var, ne de sözüne itimat edilecek bir Müslüman...
Şimdikilerin ADI MÜSLÜMAN, AMA SÖZDE
MÜSLÜMAN...
EKMEKÇİ HAYK…
Ekmekçi Hayk kim midir?
Doğma büyüme Konyalı, bir Osmanlı Ermenisi.
Çalışkan bir esnaf, fedakâr bir ekmek dağıtıcısı. Arabasında, ahalinin soğuktan
dışarı çıkamadığı günlerde bile aksatmadan, sokak sokak dolaşıp, kapıdan ekmek
satışı yapan bir seyyar satıcı. Üstelik ekmeğin bile veresiye olduğu yokluk
fukaralık yıllarında…
Her esnaf gibi Ekmekçi Hayk’ın da veresiye
defteri, vakti gelince tahsilat derdi, telaşı izahtan varestedir. Bütün bunlar
sıradan şeylerdir. Ama sıradan bir Osmanlı Ermenisi, mesleğinin erbabı bir
insan olmaktan öte ekmekçi Hayk'ı tarihe mal eden, maziden/geçmişten
istikbale/geleceğe mesajlar taşıyan enteresan bir yönü vardır: Müslümana olan
sonsuz itimadı ve nihayetsiz güveni...
Hikâyeyi mühim yapan Hayk'ın veresiye
defterinde Müslüman ismine hiç rastlanmaması. Çünkü Ekmekçi Hayk, Müslüman
müşterilerinin hesabını tutmaya lüzûm duymaz! Duruma vâkıf olup bu itimadı
biraz kıskanan, yadırgayan komşusu Nubar Efendi’ye verdiği cevap aslında,
bugünün Müslümanlarına kuvvetli bir tokat, tertemiz bir mesajdır:
“Müslümanlarda kul hakkı korkusu var. Haram
yemezler. Kayda lüzûm yok…”
Elimizi vicdanımıza koyup şimdi kendimize
sormamız lazım: Kul hakkı, faiz, haram yiyen, yalan dolanla zulm eden, doğru
iman, doğru itikât nedir bilmeyen, bilmek derdi de olmayan, ey zavallı
insanlar!!! Siz, biz hakikâtten Müslüman mıyız? Tartıșılır...
Siz sahabeleri görseniz deli derdiniz. Onlar
da sizi görse Müslüman demezdi...
- Hasan Basri -
Selâm ve duâ ile...