En güzel yatırım, Allah için yapılan
ibadettir. Namazı kılın, zekâtı verin. Önceden kendiniz için ne hayır
yaparsanız, onu Allah katında bulursunuz. Şüphesiz ki Allah, yaptıklarınızı
eksiksiz görür. (Bakara Sûresi, 2/110)
Oysa insan en büyük yatırımı eve, iş
yerine, arabasına ve dünyalık dediğimiz yerlere yapar. Acaba ahirete yatırım yapıyor muyuz? Ya da
kendimize yatırım yapıyor muyuz? İmanımıza yatırım yapıyor muyuz?
İbadetlerimize yatırım yapıyor muyuz? Ahlakımıza yatırım yapıyor muyuz?
Aslında biraz gerçekçi düşünecek
olsak; dünyada yapılan hiçbir amel zayi olmayacak, dünyada eken meyvesini
ahirette alacaktır. Dünyanın ekini namaz, oruç ve zekât gibi ibadetler;
ahiretin meyvesi de Allah’ın rızası ve kulunu razı edecek sonsuz nimetleridir.
Dünyada ahiret için çalışıp gayret eden, hastalık, yoksulluk ve yaşlılık
zamanları için biriktiren gibidir. Dünyayı ticarete elverişli bir mevsim gibi
görüp yatırımını yapmayan, ahiretini yokluk içinde, zemheri soğuğunda yaşar.
Dünyada ahiret için yapılan yatırım asla zarar ettirmez. Ahiret için yapılacak
yatırımların başında bedenin şükrü anlamındaki namaz ile malın şükrü
anlamındaki zekât gelir.
Acaba midemize yatırım yaptığımız
kadar, kalbimize de yatırım yapıyor muyuz?
İyi bir ev sahibi olmak için harcadığımız enerjiyi iyi bir insan olmaya
da harcıyor muyuz?
İyi bir evlat yetiştirmek için mi
çalışıyoruz, yoksa iyi bir araba sahibi olmak için çocuklarımızı ihmal mi
ediyoruz? İnsana imdâd edecek olan,
dünyada bırakmış olduğu ve ahiret için yapmış olduğu en büyük yatırım sadaka-i
cariyedir ki o, kabir ve ahiret selâmetimizdir. En mühim sadaka-i cariyelerden
biri de sâlih evlâttır.
Sahip olduğumuz evi dayayıp döşemeye
harcadığımız maddi ve manevi masrafı kendimiz için de harcıyor muyuz? Yirmi liralık bir kitap bize pahalı gelirken
yirmi bin liralık bir perde bize ucuz mu geliyor? Allah'ın adaleti işte; zengin de ölüyor,
fakir de ölüyor. İkisi de topraklara gömülüyor! Hormonlu beslenen de ölüyor ve
çürüyor; bal pekmezle beslenen de ölüyor ve çürüyor...
Bazen düşünüyorum da dünya için, hem
de bize ait olmayan dünya için, dünyalık için çok mu enerji harcıyorum? Düşününce "Evet" diyorum.
Dünya için, bize ait olmayacak bir
dünya için, bize ait olan ruhumuzu, enerjimizi, sağlığımızı, ahiretimizi heder
ediyoruz, ediyorum... Bu dünya geçicidir ve kalıcı olan ahiretin de tarlasıdır.
Bunun için tarlamızı güzel ekip, hasadını öbür tarafta güzel yapabiliriz.
İçinde yaşadığımız fânî âleme vedâ
etmeden evvel, nefsânî arzu ve şımarıklıklardan vazgeçip, ilâhî hesaba
hazırlanmamız gerekmektedir. Bunun için de, canımızı nerede kullandığımızı,
malımızı nereden kazanıp nereye harcadığımızı, evlâtlarımıza ne kadar emek
verdiğimizi, onların bizim için kıyâmet günü yüz akı mı, yoksa yüz karası mı
olacağını, velhâsıl her hâl ve hareketimizi, müsbet veya menfîliği itibârıyla,
iyice tefekkür etmeye mecbûruz. Zîrâ âyet-i kerîmede:
“Biliniz ki, mallarınız ve
çocuklarınız birer imtihan sebebidir ve büyük mükâfât Allâh katındadır.”
(el-Enfâl, 28) buyrulmaktadır. Bu dünyaya yapılacak yatırım en fazla mezara
kadar gidecektir. Ancak kalıcı yatırım yapılacaksa, o zaman tüm planlamalarımız
ahiret merkezli olmak durumundadır. Eninde sonunda bu dünyadan göçeceğiz. Bu
dünyaya ait her şeyimiz burada kalacak. Bunun için kalıcı olana odaklanmak
lazım. Ki o da ucu ahirette cennete dokunacak amellerdir.(Meryem Sûresi,18/76)
Zira kalıcı olan ahirettir.(A’lâ
Sûresi,87/17, Duhâ Sûresi,93/4 )
Selam ve dua ile…