KUZEY YILDIZI

30-01-2023 1086 Yorum yok. Yorum Ekle

KUZEY YILDIZI                                                     

50 senelik  balıkçılık ile geçinen bir ailenin torunuyum. 70 yaşındaki dedem her gün, gün ağarmadan denize açılır denizin iyot kokusunu duymadan edemezdi. O yaşına rağmen Karadeniz gibi dimdik ayaktaydı. Yıllardır babamla küstü. Bu yüzden ikisi de her sabah ayrı teknelerle denize açılırlardı. Karadeniz’ de sahile yakın oturanlar balıkçılıkla uğraştığından tekne sahibidir. Biz de yıllar boyu çok çalışmış, Karadeniz’ de bize nasibi vermişti. Şimal, dedemin yıllar içinde alın teri ile çalışarak, küçük bir takadan gırgıra kadar büyüttüğü, güvertesinden inmediği ilk göz ağrısıydı.  Babamsa kendi birikimi ve çalışması ile yaptığı ailemize ait, dedemin asla üzerine ayak basmadığı, ama gizliden kontrolü hiç eksik etmediği Kuzey Yıldızı’ydı. İlk torun olmam nedeni ile teknenin adına benim ismimi vermişti Dedem. Babam ise isminin anlamını koymuştu ikinci tekneye. Her sabah rutin olarak denize açılırlar, hiç konuşmazlar herkes kendi işini yapar, o gün nasip ne ise onla dönerlerdi. Karadeniz’in havasından mı? Suyundan mıdır? Bilemez her ikisi de inat ve dediğim dedik karakterlerdi. Küslüklerine gelecek olursak; Dedem’in husumeti olan karşı köyünden bir arkadaşının kızını babamın görüp sevmesi ve sonrada evlenmesiydi. Dedem bu evliliği onaylamamıştı. Ama bu evlilikten ben doğmuştum Şimal. Yıllar geçse de babamın izin vermediği bir evlilik yapmasını hazmedemeyen dedem ilk torun olmam ve beni çok sevmesi bile onu affetmeye yetmemişti.  Yıllar boyu kendinden özür dilemesini beklemiş, babam ise özür dileyecek bir şey yapamadığını düşündüğünden onca yıldan bu zamana gelinmişti. Ta ki o güne kadar... Her sabah ki gibi Şimal ve Kuzey Yıldızı Karadeniz’in engin sularına, gün; güne uyanmadan kadifesi siyahın gökyüzünden çekilmek istemediği saatlerde  denize açılmıştı. İki tekne hem bir, hem de ayrı nasıl oluyordu? Diyeceksiniz oluyordu iste. O gün havada tuhaf bir durgunluk vardı. Şubat’ın o buz gibi ciğerlere işleyen soğuğu ve fırtına öncesini andıran, garip ıssız bir sessizlik vardı. Soğuğun  o keskin genzi ve elleri yakan hissi  ile ağlar denize bırakılmıştı. O sabah babam hiç gelmemi istemediği halde bende babamla birlikte denize açıldım. Şubat’ın ilk günleriydi buralarda Hamsin Fırtınası meşhurdur. İçimdeki tuhaf hisle ; “umarım bugün o değildir” diye geçirirken rüzgâr teknedeki bayrağı titretmeye başlamış, giderek de şiddetini arttırmıştı.  Evet, o geliyordu. Hamsin gelmeden gitmek istiyorduk. Çünkü Karadeniz bu şakaya gelmez bir esip gürledi mi? Gazabından kurtulmanız için şansınızın ya da sizi koruyan bir şeylerin olması gerekiyordu. Rüzgârın şiddeti ile deniz coşmaya başlamış, Karadeniz kabardıkça kabarmıştı. Ağları toplamak lazımdı. İki tekne birbirine yakın olmasına rağmen Karadeniz’in coşması ile ikisi de dalgalara gömülmekteydi. Karadan hayli uzaktık. Fırtına tanrısı Anemoi üflemiş, Poseidon ise kızmıştı. Dalgalanan Karadeniz allak bullak olmuştu. Teknedekiler bir sağa bir sola savruluyordu. Rüzgârın etkisi deniz suyunun soğukluğunu iki kat daha arttırmış, çalışanların elleri ağları tutamaz olmuştu. Bir an önce limana dönmemiz gerekliydi. İki teknenin de ağları balık doluydu. Babam bizim teknenin ağlarını çabucak toplamış, Kuzey Yıldızı balıklarını almıştı.  Şimal ise ağları toplarken 50 senelik denizci Dedem ayağının kayması ile ağalarına takılıp, Ağlarla güvertede sürüklenerek belden aşağısı denizde gemi dalgalara batıp çıkarıyordu. Olayın vahametini mürettebat ağları toplamaya çalıştığı için fark etmemişti. Kartal gözlü babam ise dedemi hemen fark etti.  Ağ atma teknesini salarak dalganın etkisiyle ulaşıp dedemi kurtardı. Ne büyük mücadeleydi. Ömrümden ömür gitti.  O gün kimseye bir şey olmadı. Nasıl olmadı bilmiyorum. Bir güç o gün bizi Karadeniz’in azgın sularından kurtarırken dedemle babamı da barıştırdı. Dedemin mi aklı başına geldi yoksa babamın mı dedemi kaybetme korkusu gururun önüme geçti bilmiyorum ama “bir musibet bin nasihatten daha iyidir.” Karadeniz gibi inatçı dedem ile babamı Karadeniz’in o hoyrat ve sert mizacı birleştirmişti. Bu ne yaman çelişki dediğinizi duyar gibiyim. Hiç kimse sevdiklerinin yokluğu ile sınanmasın. Sevgiyle kalın…

 

Ozan Derviş

Öğretmenlerimize Bitmeyen Sevgi ve Saygılarımla

28-11-2024 Yorum yok. 617
Neyir Erkan Şişman

24×0=0

28-11-2024 Yorum yok. 583
Tuncay Ünde

SÖYLEYEMEDİM

28-11-2024 Yorum yok. 587
Feride Gündüz "Hoş Kalem"

COĞRAFYA KADERİMİZ MİDİR?

28-11-2024 Yorum yok. 488
Erdal Uzuner

BORÇLU TÜRKİYEM

28-11-2024 Yorum yok. 559
Tekin Toklucu "Ters Köşe"

BİZİM BİZE İHTİYACIMIZ VAR...

28-11-2024 Yorum yok. 584
Hacı Arıcı

KALİTE BELGEMİZ SAMİMİYET

28-11-2024 Yorum yok. 551
Asiye Çakır

KUSURA BAKIN!

24-10-2024 Yorum yok. 1012
Cüneyt Pulant

Beykoz’da her şey birbirine karıştı

24-10-2024 Yorum yok. 1057
Yaprak Akın

BOĞAZİÇİ ÖNGÖRÜNÜM SINIRLARI YENİDEN BELİRLENMELİ

24-10-2024 Yorum yok. 911