Facebook'ta Paylaş Twitter'da Paylaş Google +'da Paylaş
Bir anne ruhunda biriken o engin şefkatin sınırlarını tayin edebilecek bir ölçü var mıdır? Yememiş yedirmiş, giymemiş giydirmiş, uyumamış uyutmuş… Hayatın fırtınalarında bizlere bir toz konmasın diye bütün varlığını seferber eden anne ve babaların haklarını ödeyebilmek mümkün müdür? Mevlânâ ne güzel ifade eder: “Anne hakkına dikkat et! Onu başında taç et! Zîrâ anneler doğum sancısı çekmeselerdi, çocuklar dünyaya gelmeye yol bulamazlardı.”
Kelimelerle anlatılamayan fedakârlık ve karşılıksız sevgiyi, tarif et deseniz bana, herhalde sadece “anne” derdim.
Gönül dostları;
Annelerimiz çoğumuzun hayatında önemli bir yere sahip olan en kıymetli insanların başında gelmektedir. Emek ve özveri denildiğinde, akla her şeyden önce gelen anne olmaktadır. Annelerimiz bizim için hayatın her alanında kendisini gösterir. Her zaman evlatları için yaşayan ve çeşitli bedeller ödeyen anneler, her şeyi hak eden kişilerin en başında gelir. Bir bakıcı ya da görevli değil, en sadık dost ve en iyi arkadaş da yine annelerdir. Hayata karşı verilen savaşta insanın yanında duran ilk ve en değerli kişi yine annemizdir. Evlatlarının sevinciyle mutlu olan ve kazandığı başarılarla iftihar eden yine annelerdir. Hiçbir zaman içinde kin, haset, kıskançlık bulundurmazken her zaman daha iyiye ulaşmamızı sağlar. Umutsuzluğun en koyu zamanlarında dahi hemen anneye koşarak yaralarımızı sarmasını bekleriz.
Anne ve baba hakkı hiçbir zaman tam olarak ödenmez. Tabi ki anne ve babasından yana şanssız olanlar da vardır. Anne sevgisi, şefkati, vicdanı başka hiç kimsede görünmeyen bir duygudur. Annenin verdiği güven ve sıcak sarılması hepimizin kendini güvende hissettiği tek yerdir. Çoğu zaman annelerimizi istemeden kırıp, onların kıymetini bilmeden hareket etmekteyiz. Anneleri babaları senede bir gün yerine her gün hatırlamak, onlara hizmet etmek, ölmüşlerse, dua etmek, hayır hasenatta bulunmak gerekir.
Anne hakkı sırtında taşıyıp Kabe’ye götürsen yine de ödenmez.
Hz. Peygamberimiz “ Cennet annelerin ayakları altındadır” buyurarak cennete giden yolun onların rızasından geçtiğini bildirmiştir. Anasının hayır duasını alan evlat ebedi âlemde de mutlu olacaktır. Annesinin hayır duasını alamayan evlat ise ne kadar bedbaht(zararda)tır. Peygamber Efendimiz, “Ana babasının duasını almayan, Allah'ın rızasına kavuşamaz” buyuruyor.
“Biz insana, ana-babasına iyi davranmasını tavsiye etmişizdir. Çünkü anası onu nice sıkıntılara katlanarak taşımıştır. Sütten ayrılması da iki yıl içinde olur. (İşte bunun için) önce bana, sonra da ana-babana şükret diye tavsiyede bulunmuşuzdur. Dönüş ancak banadır.”
(Lokman Suresi, [31:14])
Anne ve babalar hayatta iken onların rızalarını almak, öldükten sonra da arkalarından dua etmek ve onlar için hayru hasenatta bulunmak bir evlatlık görevidir. Bu durumda evlada düşen görev, onların gönlünü almak; isteklerini yerine getirmektir. Sevgi dolu bir bakış, candan bir davranış, muhabbetle kucaklayış onlar için paha biçilemez davranışlardır. Bu nedenle yılda bir gün değil her gün anneler hatırlanmalı, onların hayır duası alınmalıdır.
Hastalandığımızda sevgisi ve özverisiyle bizi iyileştiren,
Asileşen evladına dualarıyla yardım eden,
Yavrusunun mutluluğu için her türlü fedakârlığı yapan,
Cennet ayağının altında olan,
Güzel yürekli, merhametli insanlar,
ANNELER GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN...
Varlığında bizi sıcaklığı ile, şefkati ile saran, sılayı rahim yapmamıza vesile olan, hayır dualarını aldığım, yokluğunda ise kolumun, kanadımın kırıldığını hissettiğim,
ölümü ile duadan mahrum kaldığım anam….
Senin de ANNELER GÜNÜN KUTLU OLSUN.
Anneniz hayattayken ne olur kıymetini bilin!
Ahirete göç etmiş annelerimizi de rahmetle anıyorum.
"Baba duası; Cehennemden,
Anne duası; Kaza ve Belalardan korur.”
Şeyh Edebali
Rabbim bizleri Anne ve Baba duası alanlardan eylesin...