Futbol, dünyanın en büyük ekonomilerinden biri oldu. Peki tür futbolu bunun neresinde..??
Benim yaşlardakiler
hatırlar, toprak sahalar, akmayan duşları olan buz gibi soyunma odaları. Tek
takım forma, konç, şort ve çivili ayakkabılar. Kireç ile çizilen sahalar, simit
ve gazoz ile doyurulan karınlar. Amatör kümeden böyle başlardı, futbol
hayatımız.
O yıllarda, AJAX-BAYERN
MÜNİH-MANCESTER CİTY- gibi takımların Avrupa kupa maçlarında görebiliyorduk yeşil
sahaları… Bizim ligimizde ise bazı yerleri toprak o zamanın deyimi ile; Kel
..!! sahalardı..
En keyifli
başlangıçlarımız, TSYD kupası maçları idi, birde Brezilya’dan gelen takımlar.
Ne Milli Takım ne de lig takımlarımız Avrupa düzeyinde değillerdi. Rahmetli
Turgut Özal ile başlayan spor sahalarındaki değişim ve gelişim taa bu yıllara
uzadı. Bizdeki rekabet hiç değişmedi, oynanan oyunlar..!! aynen devam etti…
Ne Spor Bakanlığımız
ne de Futbol Federasyonu, bir ‘’SİSTEM’’ ortaya koyamadılar.
Amatör-Profesyonel
ayrımı kalmadı. Para ve siyasi erk her şey de olduğu gibi maalesef, sporun her
dalında da hükmünü sürdürdü. Avrupa sistemsel ve bilimsel gelişmeler
kaydederken, biz tam tersini seçtik.
Amca-dayı-vekil-mekillerle
yol alacağımızı sandık. Altyapıları, mahalle çocukları gelsin top oynasın, büyük
abilerine de iş sahası çıkmış olsun anlayışında yapılıyor. Yabancı gelirse futbol
kalitemiz artar diyenlerin, full yabancı kadro ile hüsrana uğrayışlarını
yaşamamız mı gerekiyordu?
Madem yabancıların
bizlere katma değerlerine inanıyoruz… Bence; birçok kriterler dâhilinde ve yaş kategorisinde
6’sı direkt oynayacak 8 yabancı olacak, altyapıdan gelen en az 2 oyuncusunun da
ilk on birde olma kuralı ile gelişme kaydedilebilir diye düşünüyorum.
Kimse bana o zaman
yabancı futbolcu fiyatları yükselir saçmalığı ile gelmesin… Zira Kulüpler Birliği
diye bir kurum var… işte tamda burada işe yarayacak… Ortak bir karar ile fiyat
politikası belirlenebilir.
Serbest piyasanın, Türk
Ekonomisine verdiği zararın bir benzerini Futbol da yaşamamış oluruz. Bakarsınız
örnek bir politika da yaratmış oluruz. Zaten globalleşen Dünya ekonomisi gibi
globalleşen Dünya Futbol Örgütü UEFA’yı bile çok ciddiye almadık...
Önce, Ekonomik olarak
çöktük..!!
Değeri Milyon EURO ve
DOLAR etmeyen teknik adam ve futbolcuları getirerek onların üzerinden Rant
sağlayan, sporcu ruhundan bi haber yöneticilerin borçlandırdığı kulüplere UEFA’nın
uyguladığı Ekonomik yaptırımları bile ciddiye almayan Futbol yöneticilerimiz
var.
Ve güç aldıkları, Devlet
yöneticileri var.
Düşünün ki; üç-beş
milyon borcu olan yılların esnafları, bütün Banka ve finans kuruluşları
tarafından kara listeye alınıp, tek kuruş kredi ve destek bulamazken, hatta bu
borçtan ölene kadar sorumlu işverenler görmezden geliniyor. İşi gücü bırakıp
bir kenara çekilemezken,
Kulüplerin yönetimine
gelip, onları milyon Eurolarca borçlandıranlar için, üstelik Devler Desteği ile
Bankalar Borçtan kurtarma operasyonu yapılıyor.
Bu da yetmiyor, Kulüpleri
batıranlar, en kötü..!! Ellerini kollarını sallaya sallaya yönetimi başkalarına
devredip bıraktıkları borç batağının kuruşundan sorumlu olmadan hayatına devam
edebiliyor. Ve benim isyankar Milletim, sporseverim de üç gün konuşup sonra
unut veriyor, hatta sokakta görse büyük bir sempati ile selfie bile
çektiriyor..!!
Sonra, neden biz kalıcı
bir başarı yakalayamıyoruz diye hayıflanıyoruz… Bugün kulüplerimizi Ekonomik
olarak takibe alıp yönlendiren, hatta yöneten UEFA yakın gelecekte, Kulüp
yönetimine girecek insanlara da ‘’KRİTER’’ Getirirse şaşırmayalım..!!
Ne acı, Sosyal, siyasal,
ekonomik, askeri, üretim, tüketim, sanayi… aklınıza ne gelirse hemen her şeyden
dışa bağımlı ve kontrolü bırakmış bir ülke olarak bari, kitlesel eğlence ve
spor dallarında ipleri Avrupalıya vermesek…
Spor ve futbol
yönetimlerini doğru insanlara teslim
etsek, sitem ve prensiplerimiz olsa, hesaplarımız şeffaf olsa iyi olmaz mı…?
Not: Bu kadar entrika
ve harcanan paraya rağmen doğru dürüst futbolcular getirilebilse bari.
Gelenler adeta, sömürgeci..!!
futbolcular ordusu gibi parayı alıp yatıyorlar..(üç-beş istisna olsada..)
Saygı ve sevgilerimle