Bu ay yazmak gelmiyor içimden, neden bilmiyorum. Ya
yazdıklarıma etki ve tepki bulamamaktan ya da aynı şeyleri tekrarlamaktan… Enteresan,
enteresan olduğu kadarda vahim..!!
Olaylarla dolu bir coğrafyada, olayların göbeğindeki ülkede,
yine olayların tam içinde insanlar arasında. zorlanmak..!!
Oysa daha dün, eski bir Milletvekili büyüğümüzü ziyarete
gitmiştim, bir arkadaşımla. İçimde büyüyen bir yumağı, bir ucundan tutturup
küçültmek hatta tamamen bitirmek için. Lakin, bitirmekten vazgeçtim, çözmek
şöyle dursun, folyo ile kaplandı. Oturdu bedenimin tam ortasına..!
Yanlış yollara saptığımı biliyordum ama bu kadar da değildi.
Konuştukça anladım. Benim bildiklerimden çok fazlasını bildiğini, öğrendim.
ÜÇ MAYMUN’u çok net gördüm. Biliyorum, idealist insan işi
değil bu. Bu saatten sonra karakter de formatlayamam. Sahi ya, neye uğraşayım
ki; geriye kalan kısa yılların yetmeyeceğini bile bile… de diyemiyorum..!!
Çünkü, bir şey yakaladım sohbette..!!
O’nun, bilmediklerini. O’nun şikayetçi olduğu ortak bir iki
noktamızı ve O’nun benimle ilgili bilmediklerini yakaladım. Oysa O bende her şeyden haberdar, bilen ama yaş
itibarı ile unutkanlıkları var diye düşünüyordum.
Öyle değilmiş. Hem de hiç.
Şikayetçi olduğu ortak noktamız, en önemlisiydi. Temsil
ettiği bölgelerde halkın tamamını kapsayan bir yayın organının, saçmalıkları, kandırmacaları,
menfaatçileri, hazırcılığı ve daha kötüsü omurgasızlığı idi.
İki saatlik görüşme dışında kalanlar da vardı aslında… Zamana
bıraktım…
O’nun benim ‘’Sivri’’ dilim ile ilgili uyarısını dikkate
–nazara alacağım…kendi üslubumca..
Ama yine önerilerim, projelerim ve hatırlatmalarım olacak. O
şimdi beni daha bir can kulağı ile dinleyecek. Belki de yorum getirecek.
Bekleyip göreceğiz.
Dedim ya bu ay yazmak gelmiyor içimden, nedense…
Özetle, O…
Görme, Duyma, Konuşma…diyor… Yani, Sen, Sen olma… Olmak
istesem de olamayacağım bir şey istediği…
Birkaç husus dışında…Neyse, yaşayıp göreceğiz. Allah nasip
ederse.
Oysa çok şey var kaleme alınacak.
*Barış Pınarı Harekatı ve sonuçları..
*ABD-AB-RUS kıskacı..!!
*Türkiye’ye kinleri hiç bitmeyen Avrupalıların Mehmetçik
selamına tahammülsüzlükleri
*Türk Milli Takımımızın yükselen çıtası
*Şenol Güneş Hocanın Türk Futbolunun en iyi hocası olduğu…
*Yabancı çöplüğüne dönen Futbolumuzun izlerken verdiği
eziyet…
*Ahmet Ağaoğlu’nun sportif akıl kulüp yöneticiliği
*Trabzon Spor‘un altyapı üzerine yoğunlaştırdığı kulüp
yapısı.
*Doğuş Haber Gazetesi İmtiyaz Sahibi Ozan Derviş’in Beykoz
Belediyesi katkılarıyla düzenlediği ve benimde katıldığım Geleneksel 8. Beykoz
Şiir Akşamı’nın Güzelliği…
*Tatile gideceklerin otel masraflarına eklenecek vergi
*Kurak geçen sonbahar ayları
Gelecek yazıda görüşmek dileğiyle, esen kalın.
O Başlıklı yazınıza yorum
Tekin bey,
Eleştiri kesinlikle yanlışlardan arınma ve doğru yolu bulma konusunda çok önemli bir yöntem.
Eleştirinin olmadı ğı toplumların gelişmişlik düzeyleri ortada.
Bununla birlikte eleştirinin zamanlaması, eleştirinin tarzı, eleştirinin yüz yüze ya da toplum içerisinde rencide edici şekilde yapılması , eleştiri tarzının yapılan eleştirinin içeriğinin önüne geçiyor olması dikkat edilmesi gereken bir husus olarak görüyorum.
Eleştiride muhabbetin ve iletişimin devamlılığını engelleyecek tarza yapılan eleştiri eleştiri olmaktan çıkıp ve hatta amacından uzaklaşıp kalp kırmaya dönüşeceği kanaatindeyim.
Hele amacı topluma yararlı olan ve ancak ortaklaşa yapılabilen sivil toplum kuruluşları gibi homojen bir yapıya sahip olmayan her türden ve eğitim düzeyinden oluşan mecralarda karşı tarafın söylem ve tavırlarından elite olup kavramları konuşmak yerine tamamen kişileri konuşmaya başlamak iş üretmek yerine kısır çekişmelerin oldu dedikodu ortamlarının ana gündemi teşkil ettiği bir kısır döngüye neden olacağı görüşündeyim.
Dolayısıyla o diye ifade ettiğiniz ve yazınızın başlığını oluşturan kişinin size ifade etmek istediği şey eğer sivil toplum kuruluşlarında iş yapmak istiyorsan insanlara takılma olaylar ve kavramlar üzerinden hareket et insanların senin çalışmalarını aşağıya çekecek gereksiz eleştirilerini yaptığın işin merkezine oturtarak seni faydalı işlerde uzaklaştıracak bir tavır içerisinde olma demek istemiş olabilir.
Görme duyma şu anlama da gelebilir etrafında ne olursa olsun duyma tepki verme ve kendi çıkarını düşün.
Görmek duymamak Bir de şu anlama da gelebilir trafikte sana küfür eden magandayı duyup görmemek edilgen bir durum değildir bilakis iradedir.
Alman edebiyatçı bertolt brecht'in söylediği gibi
Eleştiriyorsun tamam da eleştirdiğin ne
İyisin ama iyiliğin kime
Okuyorsun ama okuduğun ne
Çok arkadaş canlısın arkadaşın kim.
Dolayısıyla insanın kalitesini ortaya koyan şey eleştirel olmasından öteye neyi eleştirdiği nasıl eleştirdiği ne zaman eleştirdiği eleştirisinin hedefe ulaşıp ulaşmadığıdır.
Bence yazındaki o size çok güzel bir nasihat vermiş. Gerektiği yerde kızmak yerine sakin kalabilmenin erde binden bahsetmiş.
Bazı insanlar tepki insanıdır
Bazı insanlar etki insanıdır
Selamlar