Ramazan
Bayramı’nı coşku ile karşılamaya hazırlanırken Şehri Ramazan’a veda etmenin
hüznünü bir arada yaşıyoruz. Her Ramazan ayında olduğu gibi; Ramazan kültünü
doya doya yaşamaya çalıştık. Gündüz oruçlar tuttuk; geceleri sahura kalktık. Akşamları
teravihler kıldık. İftar davetlerinde dost ve arkadaşlarımızla görüşüp hasret
giderdik. İmkânlarımız ölçüsünde ise fakirlere yardım edip, muhtaçları
hatırladık. Ramazan’da, özetle maddi ve manevi huzur ve mutluluğu bir arada
yaşadık.
Sevgili Gönül Dostları,
Bayramlarda neler yapmalıyız?
Bayramları
tatil yaparak değil de aile büyüklerimizi ziyaret ederek geçirmeliyiz.
Atalarımızın mezarlarını ziyaret edip Fatihalar okumalıyız. Ve en önemlisi
güzel bir Ramazan Bayramı geçirmek için elimizden geleni yapmalıyız. Bayramı, milli
ve manevi kültürümüzün temel taşı olarak yaşayıp yaşatmalıyız.
Bayram
deyince insanın gönlü bir hoş olur. Acı tatlı anılar göz önüne gelir. Bayramlar
üzerine yazılmış edebi eserler, şiirler, kitaplar ve romanlar, belgeseller,
filmler bu manevi hazzı yaşarken yaşatmak içindir.
Mübarek
Ramazan-ı Şerif Bayramı’nın insanlık alemine huzur ve barış, Türk-İslam
coğrafyasına birlik ve beraberlik getirmesi ve en önemlisi de ülkemiz üzerinde
oynanan sinsi Bizans oyunlarının bozulmasına vesile olması duasıyla tüm
okurlarımın Ramazan Bayramı’nı tebrik ediyor; sözlerimi, Yahya Kemal’in
Süleymaniye de Bayram Sabahı şiirinden bir bölümle tamamlıyorum.
Süleymaniye`de Bayram Sabahı
Artarak gönlümün aydınlığı her saniyede
Bir mehabetli sabah oldu Süleymaniye`de
Kendi gök kubbemiz altında bu bayram saati,
Dokuz asrında bütün halkı, bütün memleketi
Yer yer aksettiriyor mavileşen manzaradan,
Kalkıyor tozlu zaman perdesi her an aradan.
Gecenin bitmeğe yüz tuttuğu andan beridir,
Duyulan gökte kanat, yerde ayak sesleridir.
Bir geliş var!.. Ne mübarek, ne garip alem bu!..
Hava boydan boya binlerce hayaletle dolu...
Her ufuktan bu geliş eski seferlerdendir;
O seferlerle açılmış nice yerlerdendir.
Bu sükunette karıştıkça karanlıkla ışık
Yürüyor, durmadan, insan ve hayalet karışık;
Kimi gökten, kimi yerden üşüşüp her kapıya
Giriyor birbiri ardınca, ilahi yapıya.