Beykoz’un Manevi değerlerinden aynı zamanda medarı iftiharı
merhum MEDİNELİ HACI OSMAN Efendi’nin öğrencilerinden HAFIZ ALİ PAMUK O’da
merhum Her ikisine de Rabbim rahmet eylesin Mekânları cennet olsun. Hocam
saygı, sevgi, huzur azaldı dedim. Hep böyle giriş yapar Ali Pamuk hocamdan bir
hadis ayet alır istifade ederdim. Bana önce Beykoz’da Onçeşme’yi anlattı.
Sonrada bak hoca efendi merhum HACI OSMAN EFENDİ’den duydum bir Kutsi hadiste:
“Allah cc sevdiği
kuluna şu 4 şeyi veririm der: 1-Sevdiğim kulumun evine işine huzur veririm.
2-Sevdiğim kulumun evine işine bereket veririm. 3-Sevdiğim kuluma saygınlık
veririm. 4-Sevdiğim kulumu düşmanlardan emin kılarım. ”Evet gönül dostlarım; Bu
dörtlük sanki bugünleri ve bizleri anlatıyordu...
-Evlerimizde afiyet, huzur ve berekete hasret kaldığımız
günler yaşıyoruz. Zengin de şikâyetçi fakir de, çocuğu olan da dertli olmayan
da. Büyük bir şükürsüzlük fırtınasına tutulduk. Elimizdeki nimetlerle mutlu
olmasını unuttuk. Hepimiz başkalarının sahip olduğu şeylere bakarak yaşıyoruz.
Depresyon haplarıyla, dizilerle, internetle, AVM’lerin vitrinlerine bakarak,
durmadan tüketerek kendimizi uyuşturuyoruz…
-On nüfus bir göz odanın içinde aynı çorbaya kaşık sallarken
yaşadığımız huzuru arıyoruz. Ayaklarımızda lastik ayakkabılarımız, üzerimizde
büyük kardeşimizden kalma elbiselerimizle yaşadığımız mutluluğu arıyoruz. Her
şeyin ve herkesin yerli yerinde olduğu, annenin anne, babanın baba, büyüğün
büyük, küçüğün küçük olduğu zamanları özlüyoruz.
-Geniş evlerin, lüks mobilyaların, dolgun maaşların, son
model arabaların, ağzına kadar dolu elbise dolaplarının, çift çift
ayakkabıların, kıtlığa hazırlanır gibi doldurduğumuz derin dondurucularımızın
arasında vehn krizleri geçirerek çırpınıp duruyoruz.
-Son okçular tepemiz olan yuvalarımıza bir türlü sahip
çıkamıyoruz. Büyük bir boşanma felaketinin içine sürükleniyoruz. Şimdi
kurduğumuz her 5 yuvadan 1’i ilk 6 ay içinde yıkılıyor. Kadınıyla, erkeğiyle,
çoluğuyla, çocuğuyla yıkılan yuvalarımızın enkazında dolaşıyoruz. Büyük bir
heyecanla kurduğumuz yuvalarımızı adalet saraylarının önünde bir ömür boyu
sürecek kavgalar ve düşmanlıklarla sonlandırıyoruz.
-Büyük hatalar yaptık. Nesillerimize sahip çıkamadık.
Evliyken yaşamaları gereken heyecan, mutluluk, üzüntü ve hatta kavgalarını bile
evlenmeden yaşayan bir neslin yetişmesine göz yumduk. Çağdaşlık adı altında
gençlerimizi büyük bir flört ve nikâhsız birliktelik musibetinin içine terk
ettik…
-Gençlerimizin evliyken bilmeleri ve tatmaları gereken ne
varsa hiçbir sınır gözetmeden evlilik öncesi yaşamalarına zemin hazırladık.
Sonunda yuva kurmanın da evliliği sürdürmenin de hiç bir anlamı kalmadı…
-Zinayı kolaylaştırıp evliliği zorlaştırdık. Gençlerimizi
gereksiz isteklerle ve ağır düğün masraflarıyla faize ve ömür boyu sürecek
borçlara mahkûm ettik. Devlet olarak sahip çıkıp evlendirmemiz gereken
nesillerimize adres olarak faizli düğün kredilerini gösterdik. Borçla veya
faizle yapılan düğünlerin, faizle alınan altınların, mobilyaların ve evlerin
taksitini ödemekten gençlerimizin ne birbirlerine ne de ailelerine ayıracak
vakitleri kaldı…
-Sabah akşam boşanmayı, aldatmayı, kendi ayakları üzerinde
durmak adına yuva yıkmayı teşvik eden dizilere, filmlere ve programlara dur
diyemedik. Dışarıda savaştığımızı söylediğimiz 7 düvelin tüm kültür ve
ahlaksızlığını içeride diziler ve filmler aracılığı ile nesillerimize dayattık…
-Pozitif ayrımcılık yalanı, nafaka kanunları ve dengesiz
dağıtılan sosyal yardımlarla toplumsal düzeni altüst ettik. Her şeyi yerinden
ettik. Kadını kadınlıktan çıkardık, erkeği erkeklikten, çocuğu çocukluktan…
-Kimsenin kimseye eyvallahının olmadığı, eşlerin birbirine
tahammülünün kalmadığı, küçüğün büyükten hürmet beklediği, televizyonların, cep
telefonlarının ve internetin hükmettiği, soğuk ve taştan binalarda eriyip
gittik…
-Efendimizin (S.A.S.) “Bereket büyüklerinizdedir” uyarısına
rağmen evden uzaklaştırdığımız analarımız, babalarımız, kaynana ve
kayınbabalarımızla birlikte bereketi de, huzuru da, afiyeti de evden
uzaklaştırdık.
-Yıllarca tek misafirin bile yatılı kalmadığı misafir
odalarımız, sadece eşlerimizle kavgalarımıza ve küskünlüklerimize şahitlik
etti. Yıllarca tek bir kez bile açılamayan bilmem kaç parça yemek takımlarımız,
boşanma tutanaklarının mal paylaşımı kısmında yerini aldı…
-Evet, çok büyük hatalar yaptık ve yapmaya devam ediyoruz.
Eğer her alanda acil bir yuvayı koruma ve manevi kalkınma hamlesi başlatamazsak
sadece toplumun değil, ümmetimizin de çekirdeği olan yuvalarımıza gökten taş
yerine boşanma davaları yağmaya devam edecek…
Siz kıymetli Dostlarıma Dostane. Dua sevgi saygı ve
selamlarımla...
25 12 2018 tarihinde yazdıgınız yazınız cok cok dogru agzınıza saglık Allahım ömrünüze bereket versin .