

Hiç kendinizi düşündünüz mü, diye sorsam. Ooo çoook dediğinizi duyar
gibiyim. Bu hayatta insan kendini düşünmeden nasıl yaşayabilir ki, dediğinizi
duyar gibiyim. Günlük yaşamda ilk önceliğiniz, yapmak İstedikleriniz, giyim
kuşam, yemek içmek, gezmek, keyif yapmak… spor ve özel zevkleriniz.
Ne çok değil mi?
Sadece bunlar da değil, planlarınız programlarınız. Ve tabi, kendinize özgü
duygu ve düşünceleriniz. Bütün bunlar her insanın kendince istekleri, arzuları...ve
gelecek... Sizce kendini bilmek bunlarla sınırlı olabilir mi?
Elbette hayır. Biz kimiz, neyiz, aile ve toplumdaki yerimiz, çevreye
verdiğimiz intiba, ilk bakışta önemli değilmiş gibi gelebilir ama yarınımızı
tahmin edemediğimiz bu hayatta o kadar önemli ki, sadece önemli olsa iyi, çok
da değerli.
Şimdi size bir soru; hiç dışarıdan birine, fiziksel ya da duygusal
temasınız olmayan ama sizi uzaktan da olsa bilen birine kendinizle ilgili soru
sorduğunuz oldu mu? Tabi ki bu soru sıradan birine yöneltilememeli. Sizi
uzaktan da olsa takip eden, toplum içinde gören, davranış ve tutumlarımızı
inceleyen birine sormak gibi... İnsan bu hayatta başarılı olabileceği kadar pek
çok da yanlışlık yapar, eksiklikleri olabilir.
Tamda burada öz eğitim ön plana çıkıyor, öğrenimden çok eğitim. Aile eğitimi,
elbette bununda yetmediği erişemeyeceği alanlar olacaktır. İşte tam burada
samimî ve iyi niyetli insanlara dost ve arkadaşlara ihtiyacı vardır. Tüm
bunlara sahip olmanın ve bunu olumlu değerlendirmenin en verimli tarafı hem
kendini hem de haddini bilmektir.
Nasıl ki, "Aslanın ormanın kralı olduğunu bilmesi gücünü bilmesi
olduğu gibi suya girdiği zamansa timsaha kafa tutmayacağını bilmesi ise haddini
bilmesidir " işte bu, haddini bilmektir...
Haddini bilmek içinse kendini bilmek gerekir. Toplumumuzun böyle insanlara
şiddetle ihtiyacı olduğu gibi, gücü, onuru ve bilgi birikimleri ile örnek
kişilikleri, bırakabilecekleri en büyük servetleri olacaktır.