BEKLEDİĞİMİZ O KAR NEREDE

28-01-2025 571 Yorum yok. Yorum Ekle


Çocukluğumun kışlarını hatırlıyorum. Damlardan bir metreye yakın sarkan o buz saçaklarını sımsıkı yaptığımız elimizdeki kartopları ile kırmaya çalışırdık. Kış gelince Aralık ayından itibaren beklenmeye başlardık yağmasını o da bizi fazla bekletmezdi. Çocukluk işte karın yağması dört gözle beklenirdi. Geceden yağmaya başlamışsa sabah ilk uyanıldığında pencerenin perdesi “Çok kar yağmış olsun Allahlım” diye dünyanın en masum dilekleri dilenerek aralanır ve eğer dua kabul ise bembeyaz bir çocuksu sevinç kaplardı içimizi.

Beklediğimiz kar neden yağmıyor? Kar yağmıyor çünkü dünya genelinde yaşanan iklim değişikliği hava olaylarını etkilemekte ve bu durum da Atmosferdeki sera gazının artışı ile hava sıcaklıklarını etkileyerek kış aylarında bile kar yağmasına engel olmakta hava sıcaklıkları mevsim normallerinin üzerine çıkması durumunda bile kar beklerken yağmurla karşılaşmamız demek olmakta. İklim değişikliği nedeni ile mevsimler kaynakta kar yağışının bol olduğu yerler bile kar yağışının nadir olduğu bir yer olabilmekte. Kutuplarda buzullar eriyor. İklim değişikliği buzulları da etkiliyor sıcaklık değişimi son 10 yılda 2 milyar 720 milyon ton buzulun erimesine neden oldu. Bu da dünya üzerindeki buzulların yüzde 2 sine dek gelmekte. Bu erime ile tatlı su kaynağı okyanuslara karışmakta ve okyanus sistemindeki tuz ve sıcaklık dengesine göre yaşayan canlıları da etkilemekte. Grönland buzullar diyarı kilometrelerce buzulla kaplı bir bölgeden bahsediyoruz, bu bölgelerdeki sıcaklık değişimi ve ısı artısı ile bu gibi bölgelerdeki buzulların tamamının erimesi ortama denizlerinin seviyesini 7 m yükselmesine ve bu da İzmir, İstanbul ve birçok denizlere kıyısı bulunun şehir ülke ve adanın sular altında kalması demek olacaktır. Sistemdeki tek bir değişikliğin çarkın döngüsünü nasıl etkilediğini hepimiz yaşayarak görmekteyiz.

Peki, bu iklim değişikliğine sebep nedir ve biz insanoğlu olarak ne yapabiliriz?

Doğaya karşı bilinçli toplum olmayı ve duyalı nesiller bırakmayı sağlamamız gerekli eğer yaşanacak bir dünya geride bırakmak istiyorsak bizden sonraki nesillere.

Fosil yakıtlarını daha az kullanmak adına (kömür petrol doğalgaz) Enerji tasarruflu ampul kullanalım. Enerji tasarruflu ürünler alalım. Evimizin ısı yalıtımını güçlendirelim. Güneş paneli kullanalım. Yürüyelim veya bisiklet sürelim. Araba yerine toplu taşıma kullanalım. Daha az et tüketimi(daha az sera gazı).  Yenilenebilir enerjileri kullanmaya çalışalım. Elektronik cihazlarınızı kapatalım. Kullanmadığımız prizleri çekelim.  Bireysel olarak hepimiz elimizden geldiğince bunlardan yüzde 1’ ni yapsak, dünya da 8.025 milyar insan yaşıyor. Bu bize daha yaşanılır bir dünya bırakır. Bunun yanında sadece bireysel çabaların yetmeyeceği, Devletlerin daha fazla eylem planı ile dünyayı koruma altına almaları gerektiği de göz ardı edilemez. Daha fazla çaba gerek yoksa geriye dünya denen bir gezegen kalmamış olacak maalesef ki.

1954 yılında İstanbul boğazının donduğu söylenir. Buz kütlelerinin boğaza yayıldığını belki birçoğumuz büyüklerimizden dinlemişizdir. Asıl itibari ile İstanbul boğazı donmamış, Tuna Nehrinden kopan parçaların zamanla İstanbul Boğazına kadar geldiği gerçeği şeklinde yaşanan bu olay bir şehir efsanesi olarak bilinir. Nerde nereye.

Bilanço kötü görünse bile çaba her zaman umut vericidir. Umut her zaman vardır. Sevgi ile kalın.