Tüm ülke olarak, 6 Şubat Pazartesi
günü maalesef ki 11 ilimizi etkileyen Kahramanmaraş merkezli iki büyük depremle
sarsıldık. Saatler geçtikçe depremden yıkılan binalar, yok olan ilçeler ve
dolayısıyla can kayıpları belirginleşmeye başlayınca, felaketlerin yol açtığı
her kötü günlerde olduğu gibi her meslekten, her inançtan, her yaştan kısacası
millet olarak birlik olundu ve bölgeye yardımlar yağdı.
Elbette ki millet olarak bu bizim
genlerimizde var. Fakat bundan, hatta insanlıktan payını alamayanlar da
vardı. Nasıl mı?
1939 Erzincan depreminde ekip
azlığından dolayı depremzedelere yardım etmeleri için mahkûmlar bir günlüğüne
serbest bırakılır. O gün mahkûmlar firar etmeye bile kalkışmadan verilen
görevleri yapıp depremzedelere yardım ederken, Kahramanmaraş merkezli depremler
sonrası bölgede gerçekleşen hırsızlık ve yağma olaylarında tutuklanarak
cezaevine gönderilen elliyi aşan kişi.
Körfez Geçiş Köprüsü'nün inşaatı
sırasında halatın kopmasından kendisini sorumlu tutan Japon Mühendis Riyoichi
Kıshi olaydan sonra Yalova'nın Altınova mezarlığında harakiri yaparak hayatına
son verirken, "Depreme Dayanıklı Bina" ile sattıkları binaların
betonları kurabiye gibi un ufak dağılıp binlerce insana mezar olan siteleri yapan
ve yurtdışına kaçmaya kalkan müteahhitler.
Türkiye'nin tarih boyunca geçirdiği
depremler ve hangi bölgelerde olduğu bellidir. Ancak uzmanların uyarılarına
rağmen maalesef ona göre hareket etmiyoruz. Ve bunun ilk başında yöneticiler
siyasetçiler geliyor.
Deprem bölgesinde hiç bir binası
yıkılmayan dolayısıyla can kaybı olmayan tek yer olan Hatay Erzin ilçesi.
Sebebi elbette ki ilçede şimdiye kadar görev alan beldeye başkanlarının kaçak
ve uygunsuz inşaata izin vermemesi olurken, binlerce cana mezar olan yıkılan
binaların olduğu il ve ilçelerde, vicdanı rahat olsa gerek ki! İstifa bile
etmeyen yetkililer, siyasetçiler.
Ülkemizde, bugüne kadar her depremden
sonra acı tecrübeler edinerek 1947, 1953, 1961, 1968, 1975, 1998 ve halen
yürürlükte olan 2007 olmak üzere, deprem yönetmelikleri toplam 7 kez revize
edilmişken, deprem bölgesi olduğu bilinen yerlerde bile, sadece siyasi çıkar
yani seçimlerde oy uğruna imar affı çıkaran ve maalesef ki her felaketten sonra
"kader" diyebilen yetkililer, siyasetçiler…
Ve kötü günlerde birlik olmasını
bilen fakat diğer zamanlarda siyasi algıya ve menfaate kapılıp doğruyu
göremeyen dolayısıyla birlik olunmadığı için siyasetçileri yönlendiremeyen
bilim adamları, uzmanlar ve tabi ki bizler… Yani halk.
İnşallah bundan sonra millet olarak
yeni bir sayfa açarız ve şu ana kadar olduğu gibi devam etmez. Eğer ederse,
tedbirsizlik ile oluşacak felaketler her daim kaderimiz olacaktır. Çünkü
bilindiği gibi, insanı deprem değil, uygunsuz binalar dolayısıyla tedbirsizlik
öldürür.
Yazıma son verirken, depremde
hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet yakınlarına sabır ve
yaralılara acil şifalar dilerim…