GİTTİ 2024, GELDİ 2025

30-12-2024 626 Yorum yok. Yorum Ekle

İnsanın yaratılış gayesinin gerçekleşeceği ve imtihana çekileceği mekân olarak “yeryüzü” seçilir. Ardından insana birbirini takip eden iki hayat verilir. İlki dünya hayatıdır. Doğum ile ölüm arasında geçen bu zaman dilimine “ömür” denir. Yüce Allah’ın biz insanlara bahşettiği en büyük nimet olan ömür sermayesi, insanoğluna bir defa verilen değerli bir nimettir. İnsana verilen ikinci hayat ise, ahiret hayatıdır. Bu, ölümden sonraki ebedi, ölümsüz ve baki olan hayattır.

“Ömür sermayemizden, bir yıl daha tükettik.”

Ömür sermayemiz, yaşadığımız şu dünyadan ve onun içindekilerden daha kıymetlidir.

Sahi nasıl tükettik ömrümüzü?

Bize ait olan bir şey kaybolduğunda, bizden de bir parça kopar. Küçük ya da büyük fark etmez. Kaybedilen ne olursa olsun, aramaktan vazgeçemeyiz. Bulamadığımızda, aklımız o şeye takılıp kalır, canımız sıkılır. Mutlaka bulma derdine düşeriz. Kalemimiz, silgimiz, saatimiz, gözlüğümüz, çorabımız, kaybolan her ne ise, peşini kolay bırakmayız. “Bir ufak eşya… Amaaan, unut gitsin!” diyemeyiz.

Acaba kaybolan bir eşyamız için üzüldüğümüz kadar, ömrümüzden kayıp giden günler için de üzülüyor muyuz?

Önemsiz bir eşyasının kayboluşundan bile üzüntü duyan insan, geçip giden bir yıl ya da bir ömür için de aynı şeyleri hissediyor mu dersiniz?

Yoksa bu sızıyı hissetmez mi oldu? Alıştı mı hayatın meşgalelerine ve ard arda günlerin geçişine?

Oysa… Geçen günler değil, ömrümüzdür… Ömrümüz biricik sermayemizdir.

Ahh! Nelere üzülür insanoğlu kim bilir, saymakla bitmez.

Beş paraya değmez şeylere kederlenir de akıp giden ömrüne hiç üzülmez mi?

İnsan, yanmaz mı hiç ömrünün mum gibi eriyişine?

Ömür; yaşamak ya da tamamlamak zorunda olduğumuz bir zaman dilimi değildir. Her şey gibi o da bir emanettir, bilelim!

Gün gibi, gece gibi, ay gibi, sene gibi… Her nimet gibi, ömür de bir emanettir.

Hayatımız, “Yaşadım bitti” değildir. Bu hayatı kendisine kimin verdiğini, göğsünü gere gere söylemektir. “Allah bensiz olur, amma ben Allah’sız olamam.” diyebilmektir. Yaratanının adını yürekten söyleyebilmektir, tüm kâinata haykırabilmektir.

Hayatını; kendisine o hayatı verenin, uğruna verebilmektir. Bizi böyle güzel bir dünyaya kimin gönderdiğinin şuuruna varmaktır. Yaşadığının farkına varmaktır. Bunun için verilmiştir ömür ve bunun için değerlidir.

Ömür, doğan her gün bizden, kitabından yeni bir sayfa açmamızı, hayata yeniden doğmamızı ve yeniden başlamamızı bekler.

Ömür dediğimiz nimet, işte bunun için kıymetlidir. Hayatın gayesi, hayatın kendisi değil, ötesidir, ebedi saadettir. Hayatın amacı, hayatı ve ömrü, onu verenin yolunda kullanmaktır. İnsan bunu hayat gözünün açılmasıyla değil, kalp gözünün açılmasıyla görebilir.

Ömrün boşa geçmesine izin vermeyelim diye doğar her gün…Güneş bunun için başımızı okşar ışıklarıyla… Uyanalım, hayat gözümüzü dört açalım, ömrün o altın dakikalarının kıymetini bilelim diye…

Çevremizde her şey, şefkatli bir ana gibi döner durur. Yaşadığımızın farkına varalım ve ömrümüzü boş yere heba etmeyelim diye… Bize ait olmayan lüzumsuz işlerden elimizi çekelim, şöyle bir silkelenip kendimize gelelim diye bizi ikaz eder. İşte bunu yapabildiğimiz gün, bambaşka bir gün olacak. Hayat güneşimiz belki o gün doğacak. İşte o sabah her şey değişecek, ömür de değişecek.

Ömür sermayesiyle her şeyi alabilirsiniz, amma ömrün kendisini asla satın alamazsınız. Bırakın onu ne bir günü, ne bir saati, ne de bir anı bile satın alamazsınız. İşte, bunun için değerlidir ömür.

Para verip almadığımız, karşılığında bir şey ödemediğimiz için, kolayca tüketiyoruz onu.

Ömür bize verilen en değerli nimettir. Ama o nimet bizim değil, verenindir. O’na aittir, emanettir.

Peygamberimiz (s.a.s), bir gün ashabıyla sohbet ederken yere dörtgen bir şekil çizer. Sonra o şeklin ortasından dışarı uzanan bir çizgi ve o çizgiye bitişen başka çizgiler çizer. Ardından, kendisini meraklı bakışlarla seyretmekte olan ashaba dönerek, bunların ne anlama geldiğini şöyle açıklar: “Bu dörtgenin ortasındaki çizgi insandır. Dörtgen de insanın ecelidir ve onu kuşatmıştır. Diğer çizgiler ise insanın arzu ve tutkularıdır. İnsan, bu arzu ve tutkuların peşinde koşup dururken, ecel ansızın onun önünü keser ve onu alıp götürür.(Buhârî, Rikâk, 4)

Ahhh! Bir de bu ebedi gerçeği idrak edebilsek… Her an ölebileceğimiz gerçeğini… Ona göre kendimize çeki düzen versek, ona göre Allah’a yönelsek… İş hayatında sermayemizi doğru yere yatırdığımızda, nasıl kazanıyorsak, ömür sermayesini de Allah yoluna harcadığımızda kat kat kazanacağımızın bilincine bir varabilsek… Her şey çok daha farklı olacaktır. Bu fani ömrün geçici olduğunu, bu dünyaya sınanmak için geldiğimizi unutmayıp, ona göre ömrümüzü tüketirsek, bizi gerçek dünyada, birçok güzellikler bekler.

Hayatı, hayatı verenin yoluna harcamaktan daha kârlı, daha hayırlı bir yatırım şu dünyada ne olabilir ki?

Ömrünü güzel yaşayanların her mevsimi de güzeldir. Sözün özü, insan sonsuz hayatını, niyetiyle ve kısa ömründeki yaptıklarıyla kazanır. Aman, dikkat edelim, hayatı kaybetmeyelim. Kaybedilen şeyleri bulmak çok zor…

Allah’a olan sevginin, Resulullah’a olan muhabbetin kokusuyla uyanmayı nasip etsin  bizlere Rabbimiz…

Gelen 2025, giden 2024’ten; ülkemiz, milletimiz ve mazlumlar için daha hayırlı olsun.

Selam ve dua ile…

Hacı Arıcı

Ozan Derviş

KAPTAN’IN SÖZÜ KANUNDUR

06-01-2025 Yorum yok. 622
Neyir Erkan Şişman

2024’ün Geç Hesabı

30-12-2024 Yorum yok. 593
Tekin Toklucu "Ters Köşe"

TÜRK FUTBOLU NEREYE…?

30-12-2024 Yorum yok. 563
Yaprak Akın

2024’ü Uğurlarken 2025’te Gelsin Bakalım…

30-12-2024 Yorum yok. 514
Erdal Uzuner

İMAR AFLARI NEYİ ÇÖZDÜ

30-12-2024 Yorum yok. 635
Hacı Arıcı

GİTTİ 2024, GELDİ 2025

30-12-2024 Yorum yok. 627
Tuncay Ünde

SÖYLEYEMEDİM

28-11-2024 Yorum yok. 712
Feride Gündüz "Hoş Kalem"

COĞRAFYA KADERİMİZ MİDİR?

28-11-2024 Yorum yok. 627
Asiye Çakır

KUSURA BAKIN!

24-10-2024 Yorum yok. 1169
Cüneyt Pulant

Beykoz’da her şey birbirine karıştı

24-10-2024 Yorum yok. 1215