Savarona ve Hüseyin Amca

28-11-2022 987 Yorum yok. Yorum Ekle

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümünün 84. yılını geride bıraktığımız bir 10 Kasım’ın ardından Atatürk’ün kıymetlisi Savarona ile ilgili bir tesadüfen şahit olup dinlediğim bir yaşanmışlık hikâyesi anlatacağım.                                                                                            

Bundan 6 yıl önce sabah, her zamanki gibi işe gidiyordum. Az sonra yüreğime dokunan, iki damla yaşını göz pınarlarıma hücum ettiren, aynı zamanda gururla ve tüm gün yüzümde gülümsemeye neden olacak bir hikâye dinleyeceğimden habersizdim. Benimle birlikte 80’li yaşlarda olduğunu düşündüğüm aksakallı,  beyaz tenli, başında kasketi, elinde bastonu ile nur yüzlü bir amca durakta benim gibi araç beklemekteydi. İçimden ne kadar nur yüzlü olduğunu düşünürken, bir anda amcanın bana saati sorması ile sohbete başladık. Kendisi de bizim semttenmiş. Bana kimlerden olduğumu sordu. Bizim buralarda Keten Kendir Fabrikası meşhurdur. Semtimizdeki pek çok kapanan gibi şimdilerde ıssız ve sessiz bu fabrika semtteki çoğu insan için ekmek kapısı olmuş, çoğu kişi buradan emeklilik hakkı kazanmıştı. Kendisi de bu fabrikada çalışmış. Bu semtteki çoğu çocuğun babası gibi benim babam da Keten Kendir Fabrikasında çalışmıştı. İsmimi ve kimlerden olduğumu söyleyince babamı hatırladı ve beraber çalıştıklarını söyledi. Babamı özlediğimi hissettim. Burnumum direği sızladı. Ölümün ardından 11 sene geçmiş olsa bile yara küçücük bir dokunma ile kanayabiliyordu. İsminin Hüseyin olduğunu söyledi. Ben hafızasının olukça iyi olduğunu düşünürken, Savarona’da askerlik yaptığını söyledi.  Kendisine “hiç özel bir anısınız var mı?” diye sordum. Gülümsedi. Ve anlatmaya başladı.  

1951’de askerliğimi Deniz Kuvvetlerinde Savarona’da yaptım. Bu sürede Adanan Menderes’i de tanıma fırsatım oldu. O yıllarda Hükümet Savarona’yı Deniz Kuvvetlerine Eğitim Gemisi olarak vermişti. Bir taraftan askerliğimizi yaparken diğer taraftan da eğitim gemisi olarak Akdeniz sularında sefer yapıyorduk. Seferlerden birinde Yunanistan kıyılarına geldiğimiz zamanlarda Yunan kızları “Mustafa Kemal’in Askerleri”  diye sıcak karşılamalarda bulunurdular. O sırada kısa bir sürede de olsa Eleni’yi Mustafa Kemal’in Askeri olarak tanıma fırsatım oldu.  Birbirimizi çok sevdik. Uzun süre askerliğim bitirdikten sonra da mektupla birbirimizden haber aldık. Ama o dönem ve şartlar gereği bir araya gelmemize imkân müsait değildi. Onu her daim kalbimin en güzel yerinde sakladım. İdeolojiler ve Yönetimler zaman zaman aynı düşüncede olmasa da halklar hep kardeştir. Bir süre mektuplaştıktan ondan bir daha haber alamadım.  Sonra tabi benimde evlenme yaşım gelmişti. Ailem beni evlendirdi. Şimdilerde artık torun torba sahibi bir dede oldum. Ama Eleni’yi hiç unutmadım. Bir an gözleri hüzünle daldı. Bende kendimi o anın hüznü içinde hissettim. Sabah kalktığımda işe gitme telaşı içinde tesadüfi yakaladığım bu an beni de deriden etkilemişti. Yüzümde o anın hüznü ve aynı zamanda yumuşak da bir tebessüm vardı.  Tabi ki yüzümdeki bu tebessümün nedeni şeker mi?  şeker Hüseyin Amcaydı. Bu sohbet hiç bitmesin istedim. Onun anılarını yazmayı ne çok isterdim.  Fakat zamanın akışında işe gitmem gerekiyordu ve aracın gelmesi ile sohbetimizi noktalanmak zorunda kaldık." Hüseyin Amacım bu anıları yazıyor musun?" dedim. "Evet, kendimi bildim bileli " dedi. Gurur duydum onunla. “Sen hep yaz onlar çok değerli ve çocuklarına bırak” dedim. Vedalaştık. "Allaha emanet ol" dedi. Bende "Asıl sen Allaha emanet ol. Çünkü çok değerlisin" dedim. Umarım çocukların onların değerini ve senin kıymetini bilir. Sende daha ne kadar çok anı ve ne kadar güzel anekdot vardır kim bilir? O günden sonra epey bir süre acaba onu tekrar görür müyüm? Diye hep gözlerim aradı. Ama onu bir daha hiç görmedim. Epey bir müddet Savarona’ nın hikâyesini düşündüm. Hayatına kıyısından köşesinden den değen herkese hep hüzün getirmiş. Baktım da Savarona’nın ve ona değenlerin kaderi diye düşündüm. Acaba daha kaç tane Savarona içine sığan hüzün hikâyesi vardır diye düşündüm onlara yıl boyu… Gözlerinize hüznün gölgesi hiç düşmesin… Sevgiyle kalın.                                                             

Ozan Derviş

Dokuzuncu köy ile onuncu köy arasında yolculuk...

26-09-2024 Yorum yok. 860
Neyir Erkan Şişman

SAHİP ÇIKIN

26-09-2024 Yorum yok. 722
Tekin Toklucu "Ters Köşe"

OZAN DERVİŞ İLE DOBRA DOBRA...

26-09-2024 Yorum yok. 741
Tuncay Ünde

Beykoz Devlet Hastanesi’nde Önemli Gelişme

26-09-2024 Yorum yok. 813
Yaprak Akın

Boğaziçi İmar Kanunzedeleri-3-

28-09-2024 Yorum yok. 694
Erdal Uzuner

KONUT SORUNU VE DÖNÜŞÜM

26-09-2024 Yorum yok. 774
Hacı Arıcı

BEYKOZ’DA GENÇLER VE GENÇ BİR SİYASETÇİ

26-09-2024 Yorum yok. 918
Cüneyt Pulant

Ümidimiz umutsuzluğa döndü...

26-09-2024 Yorum yok. 846
Feride Gündüz "Hoş Kalem"

HEPİMİZ SORUMLUYUZ

28-08-2024 Yorum yok. 1001
Asiye Çakır

ERİYORUZ !...

28-07-2024 Yorum yok. 1478