Şu sıralar peş peşe denk geldiğim öfke ve şiddet haberlerine
kayıtsız kalamadım.
Gün geçmiyor ki yeni bir cinnet haberi almayalım. Pandemi öncesi ve sonrası diye ikiye ayrılan
hayatlarımızda, hiç kendinize dönüp baktığınız, bakabildiğiniz oldu mu?
Bunların hepsi etki tepki meselesi dediğinizi duyar gibiyim.
Ekonomi diplerde, zamlar almış başını gidiyor, geçim derdi herkesin ortak
paydası ama hiç bir çocuk yemek yemediği için dövülerek, öldürülmeyi hak
etmiyor. Sabrımız kalmadı, hiç bir şeye sabrımız kalmadı. Bu dönemde aile
birliği bozulan pek çok insan var. Sadece duyduklarımı değil, elbette kendimi
de eleştiriyorum, trafikte yaşananlara sinirlendiğim, sabredemediğim ve
sonrasında kendimi sorguladığım çokça zaman var. Çok küçücük şeyler gözümüzde
büyür oldu. İncir çekirdeğini doldurmaz derdi Atalarımız, cidden öyle mevzular
bile bizim için çok önemli hale geldi, asıl sessiz kalınmayacak durumlara susar
olduk.
Duygusal olarak yıprandığımızı hepimizin anlaması gerek. Biz
refah seviyesi çok çok iyi bir Ülke hiç olmadık, lakin hiç bir dönemde bu kadar
sinir, öfke patlaması yaşayan bireylerde değildik.
Ailesini bir an da, yemek sofrası geç kuruldu diye katleden
adamı da, sinirden karısını kaynar suyla yakanı da gördük. Çocuğunu ağladığı
için bir köşeye fırlatan kadının, bebeğinin ölümüne yol açtığını da gördük ve
maalesef bunların hepsini belirli nedenlere bağladılar. Pandemi dediler, geçim
derdi dediler bitmedi nedenler nedenler nedenler…
Sizde, bende biliyoruz ki daha birçok örnek var. Hepsinin en
dibinde duygusal değişimlerimiz var diye düşünüyorum. Yine de olanı biteni bu
nedenle bile olsa kabullenemiyorum, sizlerde bu tarz vakaların çevrenizde
olağan hale gelmesinden kaçının derim. İnançlı bir toplum olmamıza rağmen, yine
de vicdansızca öfke kaynaklı yaşananlar bu yazının çıkış noktası oldu. Dile
getirmekte dahi zorlandığım, küçücük çocuklara cinsel saldırılar, tacizler, tecavüzler bitmek bilmiyor. Okurken
hepimizi hayrette bırakan o haberler gerçek, zavallı Leyla nerede şimdi, yok.
İnsanlık adına boğazımız düğüm düğüm olsa da yıllarca öz babasının istismarına
uğrayan ve bu durumu küçüklüğünden beri yaşadığı için, yanlış olduğunu bile
bilmeyen 10 yaşındaki kız! Hatırladınız değil mi?
İşte onun hayatı da gerçekti. Böyle peş peşe sıralayınca siz
de ister istemez, nasıl bir toplum olduk, neler yaşıyor görüyoruz ve zamanla
neleri olağan halde karşılıyoruz diyor musunuz? Sektörel olarak düşünüldüğünde
haber akışlarını takip eden ben, bu soruları sürekli soruyorum kendime, nasıl
üstesinden geliriz, nasıl gerçekten iyileşirizi dert ediyorum. Lütfen sizlerde
dert edin, boş vermeyin, aman bizim başımıza gelmez demeyin, unutmayın ki, her
zaman en zayıf noktanızdan sınav olursunuz.
Doğru tepki sanırım asıl mesele, bazen trafikte
karşılaştığımız herhangi bir soruna büyük tepkiler verirken, bazen de az önce
saydığım durumlarda sessiz kalabiliyoruz. Bu nedenle, bireysel olarak hepimizin
kendi kendini iyileştirmesinden yanayım. Bu dönemde sadece covidle değil, bu
tarz öfke sorunlarıyla da başa çıkmaya çalışıyoruz. Toplumsal sağlığımız için,
önce iğneyi kendimize batıralım derim…