Ülkemizin gündemi siyasi krizler, dış politika
ve yansımasıyken; ben çok başka bir konuya değinmek istiyorum.
Beykoz’da hepimiz; akrabalarımızla, yıllara
varan komşuluk ilişkilerimizle yaşayan insanlarız.
Gelin görün ki, bizim buralarda olmaz dediğimiz
her şeyi, bir bir ilçemizde yaşıyor olmaktan büyük üzüntü duyuyorum.
12 yaşındaki bir kız çocuğunun ilçemizde başına
gelenleri hepimiz duyduk. Çok detaylarına girmeyeceğim, inanın midem
kaldırmıyor. Benim detaylandırmak istediğim konu bu noktalara nasıl geldiğimiz…
Annemle tam da bu konu üzerine konuşurken,
Annem: İnsanlar da ‘Allah Korkusu’ kalmadı kızım dedi. Bir an da olaya bir de
buradan bakmaya başladım.
Allah korkusunun olmadığı yerde edep olur mu,
utanma olur mu, etik olur mu? Hiç birisi olmaz dediğinizi duyar gibiyim. Biz
şanslı çocuklardık, biz büyürken ortalık bu kadar kirlenmemişti. Belki de bu
yüzden kötü alışkanlıklarımız olmadan, ailemizin de spora yönlendirmesiyle
disiplinli, ahlaklı bireyler olarak yetiştik diye düşünüyorum. Bir de tabi,
Allah korkumuz vardı. Yalan söylediğimizde sadece kendimizi kandırdığımızı,
Allah’ın bizi hep gördüğünü ve bizimle olduğunu bilirdik. Allah İnancıyla
büyümüş olmak, şimdilerde bir ayrıcalık oluverdi.
Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmenim Zeki
Karataş’ın kulakları çınlasın, bizi derslerinde hiç sıkmadan hem ahlak bilgisi
verdi hem de din bilgisi. İkisinin birbirinden ayrılması ne zor ne yanlış
geliyor şimdilerde bana. Hele de ahlak eksikliğinden kaynaklanan bu yaşananları
gördükçe.
Kıssadan hisse, ben bir anne olarak almam
gerekeni aldım, umarım okuyan herkes de eksiklerini bu vesileyle tamamlar.