Beykoz Vakfı’nın Beykozlulara kazandırdığı Boğaziçi Sohbetleri serisinin ikincisi Beykoz Vakfı Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi.
Kitapseverlerin ilgi gösterdiği programın bu ayki
konuşmacısı Tarihçi-Yazar Beşir Ayvazoğlu oldu. Beykoz ve Edebiyat temasının
işlendiği söyleşide Ayvazoğlu Beykoz’la özdeşleşmiş isimlerden anekdotlar
aktardı.
Ayvazoğlu konuşmasının başında tarihi şahsiyetler ve mekânlara
vurgu yaparken, “her beldenin kendine has bir dokusu, kültürü vardır.
Dostoyevski deyince nasıl ki San Petersburg akla geliyorsa, İstanbul deyince
nasıl Yahya Kemal akla geliyorsa, Beykoz deyince de Ahmet Mithat Efendi, İshak
Ağa Çeşmesi, Hz. Yuşa geliyor akla” cümlelerini kullandı. Ahmet Mithat Efendi
üzerinde özellikle duran Ayvazoğlu O’nun Mısır Çarşısı’nda başlayan çocukluk ve
gençlik yıllarından başlayarak, Beykoz’da devam eden kalan ömrünü çarpıcı
ayrıntılarla izleyicilerine aktardı.
Ayvazoğlu “Ahmet Mithat Efendi’nin Mısır Çarşısı’nda başlayan çok
renkli bir hayatı var. Buradan sonra kendi kitaplarını basmak işin kendi
matbaasını kuran ve hayatı muazzam bir mücadeleyle geçen, Mithat paşanın
tavsiyesiyle Fransızcayı bile çok iyi öğrenen bir şahsiyet olarak tarihteki
yerini alan son derece çalışkan ve mücadeleci bir insan. Ahmet Mithat Efendi
İstanbul’da yaşama sanatına vakıf bir adam olarak ekonomik manada rahatladıktan
sonra yaşamını sürdürmek için Beykoz’u seçiyor. Akbaba Köyü’nde bir çiftlik ve
arazi satın alıyor ve ziraatle ilgilenmeye başlıyor. İlk defa kuluçka
makinasını kullanan adam olduğu gibi ziraatta da modern teknikleri araştırıp
ilk defa uygulayan adam. Aynı zamanda Tercüman-ı Hakikat Gazetesi’nin kurucusu
ve baş yazarı. Yüzlerce sayfa tutan birçok eserini Beykoz-Sirkeci arasında
Şirket-i Hayriye vapurlarındaki özel kamarasında kaleme almış. Akbaba’da
arazisinde çok kaliteli bir su buluyor ve bu suyun adını Sırmakeş koyuyor. Daha
sonra ticaretini yapmaya karar veriyor ve suyu Sirkeci’ye taşımak için bir
istimbot yaptırıyor. İstimbotla Beykoz’dan Sirkeci’ye su taşıyor. Yüzlerce
insan iş kapısı oluyor bu girişim. Öte yandan Beykoz’un her tarafına, bütün
insanlarına yetişiyor. Adeta Beykoz’un babası gibi oluyor. Zaten Efendi Babamız
derlerdi o dönem kendisine.
Daha
sonra Yalıköy’de bulunan Yalıyı yaptırıp oraya taşınıyor. Bu gün ünlü sanatçı
Burak Kut’un oturduğu yalıyı Ahmet Mithat Efendi adeta bir mektebe çeviriyor.
Mesela tiyatro sahnesi var yalıda. Drama, müzik hatta ziraat eğitimi gibi
sayısız dersler veriyor.” cümleleriyle Ahmet Mithat Efendi’nin Beykoz’un en
önemli değerlerinin başında geldiğine işaret ederken, “keşke bu yalı zamanında
kamulaştırılıp özel eşyaları ve muazzam kitaplığıyla beraber müze olarak
gelecek kuşaklara aktarılabilseydi” şeklinde konuştu.
Ayvazoğlu programın sonunda Faruk Nafiz Çamlıbel’in İshakağa Çeşmesi şiirini okurken söyleşi soru-cevap bölümüyle sona erdi. Beykoz Vakfı Başkanı Adem Çalışkan Beşir Ayvazoğlu’na çiçek hediye ederken, Boğaziçi Sohbetleri’nin alanında başarılı yeni isimlerle her ay devam edeceğini söyledi.
Haber Kaynağı: Beykoz Vakfı