Ömürler, ne kadar da çabuk geçiveriyor. Yıllar, su gibi akıp
gidiyor. Bize her şey daha dün gibi gelirken bir bakıyoruz ki, aradan yıllar
geçivermiş. Ancak, süratle geçen yıllardan sonra ömrümüzün nasıl da geçtiğini
anlayamıyoruz bile… Ama önemli olan bu geçen yılları boş değil de, dolu dolu
geçirip, azık çantamızı doldurarak yaşamak…
Hepiniz de kendi hayatınızda fark etmişsinizdir, dünya
hayatının ne kadar kısa olduğunu ve ne kadar da çabuk bitiverdiğini. Kur’an’da
da, bu kısalığa birçok atıf vardır. İnsanlar dünyadayken, Allah’a döndürülüp
hesaba çekilmeyecekmiş ve ömürleri hiç bitmeyecekmiş gibi sorumsuzca yaşarken,
ahirette ise dünyada “bir gün ya da daha az kaldıklarını” ifade ederler. İşte
ömrün bu kısalığını, dünyadayken fark edip ömür bitmeden Allah’ın vahyine uygun
yaşamak ve ahirete hazırlanmak gerekmektedir. Bu dünyada hayatını Allah’ın
emirlerine göre yaşamayanların, ahirette kendilerine sorulduğunda, dünyada
sanki hiç yaşamamışlar gibi bir algıya sahip olacakları hakkında Rabbimiz bizlere
şöyle bilgi vermektedir:
“Allah, (inkârcılara) ‘Yeryüzünde kaç sene kaldınız?’
diye sorar. Onlar, ‘Bir gün, ya da bir günden daha az bir süre kaldık. Hesap
tutanlara sor’ derler. Allah, şöyle der: ‘Çok az bir zaman kaldınız. Keşke bunu
(daha önce) bilmiş olsaydınız. Sizi boşuna yarattığımızı ve bize tekrar
döndürülmeyeceğinizi mi sandınız?” (Mü’minun Sûresi, 23/112 –115)
İnsanlar bu kısacık dünya hayatının kendisi için bir imtihan
alanı olduğunu ve yaşanan her anın hesabının verileceğini idrak etmelidir. Bunu
idrak eden Müslüman, hesabı verilecek, yaşadığı bir günün daha geride
kaldığının bilinciyle, geçmiş olan zaman diliminde ahireti için neler
biriktirdiğinin sorgulamasını öne çıkarır. Hüzünlenir, üzülür ve endişe içinde
geçmiş yaşantısının muhasebesini yapar. Mü’min şahsiyet, ömrünün sonuna biraz
daha yaklaştığının bilinciyle Rabbine sığınıp dua eder. Yaptığı hata ve işlediği
günahlarına tevbe eden hüzünlü bir ruh hali içinde olur. Bundan sonra ise,
kalan ömründe Rabbini razı edecek ameller yapmayı dileyip, ahirete ve hesaba
hazırlık bilinciyle giriş yapar.
Ankebut Sûresi, 64. ayette; “Bu dünya hayatı ancak bir
eğlence ve oyundan (oyalanmadan) ibarettir. Ahiret yurduna gelince, işte gerçek
(asıl) hayat odur. Keşke bilselerdi!” buyurulmuştur.
Görüldüğü üzere, “Allah’ın azabından korkup sakının ve
Allah’ın emir ve yasaklarına uyma sorumluluk bilincini kuşanın. Her nefis yarın/ahiret
için önceden ne hazırladığına, ne gönderdiğine baksın” deniliyor. Yani
“hangimizin daha güzel ameller yapacağımız” konusunda imtihan olduğumuz kısacık
dünya hayatında, Allah’ın azabından korkup sakınarak O’nun emir ve yasaklarına
uyma sorumluluk bilincini kuşanmak suretiyle yarın/(ahiret) için ne
gönderdiğimizi sürekli sorgulamamız ve sürekli böyle bir hazırlık içinde
olmamız gerektiği bilinci içinde olmalıyız.
Ne kadar yaşarsan yaşa hayat kısadır. Çünkü sununda ölüm var.
Selam ve dua ile…