Yaklaşık Otuz yıllık dostum olan ve Mesudiye toplumunun bir türlü anlamak istemediği, aslında anlamaya çalışsa, bu güne kadar neler kaybettiklerini ve bu günden sonra da neler kazanacaklarını bilseler bu anlaşılamayan dostum Tekin Toklucu’ya kulak verirler. Ben mizahi giriş yaptım, karar tabi ki siz değerli okuyucuların.
Dostumla hoş bir röportaj olduğunu
düşündüğüm sohbetimizde, Dernekler Kanunuyla birlikte, küllerinden yeniden
doğmaya hazır Mesudiyeliler Derneği ve Yöneticileri Ankara’nın yolunu
tutmuşlardı tüm serüven böyle başlamıştı. Memleket Sevdası bir kez daha dile
gelmiş Ankara Trenin de buluşmuştu. Bu serüvenin baş aktörlerinden olan Tekin
Toklucu’ya sordum, kendisi tüm içtenliğiyle sorularıma cevap verdi.
Ozan Derviş: Ankara yolculuğunuzdan,
alt yapısından ve amacından bahseder misiniz?
Tekin Toklucu: 1980 ihtilali sonrasında
Balkanlarda oluşan göç hareketini, Berekete çevirmekti öncelikli amacımız.
Malum fazlasıyla göç veren ilçemizde
çiftçilik yapabilecek genç ve bilinçli insanımızın azalmasını, Bulgaristan’dan
gelecek soydaşlarımıza ev ve arazi tahsisi yaparak topraklarımızı
bereketlendirmek ve nüfusu hareketlendirmek için gitmiştik ama büyük şehirlere
yerleşmek elbette daha cazip olduğundan bir tek soydaşımız bile gelmedi.
Ozan Derviş: Mesudiyeliler Derneği
çalışmalarının neresindeydiniz?
Tekin Toklucu: Her yerinde.
Örgütlü toplumun lokomotifi olarak
bilinen biz Mesudiyeliler, bildiğiniz gibi sosyal ve sportif faaliyetleri ile
bunu perçinliyorduk. Abdi ipekçide yapılan şenliğe binlercemiz katıldı. Aynı
gece işveren ve yönetici sınıfımız Esentepe de bir otelde toplanarak, mevcut
dernek yönetimine muhalefet bayrağını açmıştı. Buralara kadar, sizlerin ve
herkesin malumu olduğunuz üzere, Paşabahçe de düzenlenen Mesudiye köyleri arası
futbol turnuvasında yıllarca köyüm Bayraklı’nın formasını giydim. Turnuvanın
başarılı futbolcularının yer aldığı Mesudiye Karması formasını da defalarca
giydim.
Ozan Derviş: Gazetemizin Yazarı
olunca ilk soruyu atlamış gibi gözüküyorum. Tekin Toklucu kimdir, ne iş yapar?
Tekin Toklucu:Ben dört çocuklu, babası
işçi ve annesi ev kadını olan bir ailenin en büyük evladıyım. İstanbul’a 1963
yılında ve 8 yaşımdayken geldim. Daha o yıllardan hem okudum hem işportacılık
yaparak çalıştım. Babamın bütün yasaklama ve cezalarına rağmen, Zeytinburnu spor,
Feriköy spor ve Asker iken kısa da olsa Antalyaspor futbol hayatımdaki dilimler.
Lise bitiminde üniversiteyi o dönemin anarşist olaylarının dışında kalmak
uğruna bırakıp askere gittim. Geldim ve bir yıl sonra ‘’1981’’ de evlendim. İlk
eşimden üç kızım var. Bir de delikanlı torunum şimdilik.
1986 da kendi işimi kurdum, iç
mimarlık ve proje çalışmaları üzerine. Üretim uygulama yapıyorum. Sonrasında iş
ve futbol hep hayatımda oldu. Mesudiye köyler arası futbol turnuvasında ki
oyunculuğumun peşinden turnuva idari komitelerinde yer aldım. Bunun üç yılında
Komite başkanlığı vardı.34 köy takımının katıldığı turnuva başkanlığım
döneminde gerçekleşti ve finallerimizin hepsini Beykoz stadında şenlik
havasında yaptık.
Mesudiye Köyleri arası turnuvasının
,’’MESDOST’’ kısaltılmış adını benim yönetimim de verdik.
Ozan Derviş: Sizi ilk kez tanıyan
herkesin aklına geleceği gibi tüm bunları neden yaptınız?
Tekin Toklucu: İnanamayacaksınız ama
hiç karşılık bekleyerek yapma gayretinde olmadım. Tek amacım halkımızın coşku
ve birliğini en üst seviyelere çıkarmaktı.
Ozan Derviş: Tüm bunların ışığında
Mesudiyeliler Derneği’nin hayatınızdaki yeri neydi? Daha etkin olmak için neler
düşünüp, planlamıştınız?
Tekin Toklucu: Çok tan daha Çok
şey’di!!!!
Sosyal, kültürel ve sportif aktivitelerini,
Ekonomik gücümüzle birleştirerek her alanda güçlü ve ileriye daha sağlıklı
bakabilecek ‘’Cemiyet’’ Oluşum’ ’Dernek’’
için Ben ve yeterli sayıda arkadaşlarımızla köy derneklerinin ve ileri
gelenlerinin nabzını tuttuk. Haftada iki toplantı ile adeta parti programı gibi
bir program hazırlamıştık. Detaylar uzun, kısa keseceğim.
Seçime bir hafta kala ileri gelen bir
iş adamımızın ofisinde, ekibimden üç arkadaş, bir gazeteci, bir öğretmen ve iş
adamımız mevcut yönetimin karşısına çıkacak ekibimizi oluşturmak için fikir
alışverişine gittiğimizde, orada içimizden biri bende aday olacağım diye ortaya
çıktı. Demokratik ortamda buna saygı duymamak mümkün değildi ama o ana kadar her
şeyimizi paylaştığımız arkadaşın art niyetine değerli iş adamımız da ’ifadesi
bende’ malum sebepten ona destek verdiğini açıklayınca toplantı bitti. Ne yazık
ki, halkı doğru bilgilendirmesini beklediğimiz yayın organımız bunu bugüne
kadar hala dile getirip okurlarını aydınlatmadı.
Uzatmadan, seçim günü mevcut yönetime,
karma listeyle rakip olduk, ben son anda bizi sırtımızdan vuran arkadaşımızın
listesinde yer almadım.
Tüm bu çekişmeler, Mecidiyeköy deki
dernek lokalinde olurken, bu dönemde sportif faaliyetler başta olmak üzere tüm
etkinlikler yok olmuş, dernek adeta Siyasetçilerin ve siyaset düşünenlerin şov
mahalli haline gelmiştir.
Bunu ortadan kaldırmak için tekrar
ekibimle birlikte aday olduk. Bağlarbaşı’ndaki genel kurul utanç verici idi.
Divan başkanlığını yapan milletvekilimiz acz’e düşmüş, kargaşa ve şaibeli oy
sayımı ardından yönetim görevinde kaldı.
Ozan Derviş: Dernek için çalışmalar
sadece İstanbul sınırlarında mı geçerliydi?
Tekin Toklucu: Elbette hayır. Kendi
firma aracımla, birçok öncü firmadan bizzat ve ekimle topladığımız bir kamyon
yardım ve ihtiyaç dağıtımını, YİBO öğrencilerine dönemin Kaymakamı ve Belediye
Başkanı ve bizler dağıttık.
Bu arada kendi köyüm Bayraklı’nın iki
dönem yönetim kurulu başkanlığını yaptım. Feriköy de 300 m2 lik Dernek lokali
mülkünü köylümüze kazandırdık. Çalışmalarımız arasında diğer köy derneklerimize
bireysel katkılarımız da oldu tabi. Bu arada, sivil toplum kuruluşlarına örnek
olan derneğimiz, başta köyler arası futbol turnuvası ve dayanışma geceleri vb.
faaliyetleri iyice sıfırlamış ve partiler gibi üye kayıtlarına ağırlık
vermişlerdir.
Tabi bunun neticesi yıllarca aynı şahıslar
hiçbir şey yapmadan, sadece ‘’kurultay’’ toplantıları ile sınırlı faaliyette
bulunan Dernek olarak eriyip gitmeye yüz tutmuştur.
Ozan Derviş: haklı serzenişleriniz
var elbette, yaşanan olaylar benimde hala hafızamda yer etmekte, Dernek ve
çalışmalarınıza, sürecin devamına dönecek olursak neler söylersiniz?
Tekin Toklucu: 1996 yılında Paşabahçe
Karagözsırtı spor kulübü yetkilileri, mahalli yönetimi ve futbolcuları
Mesudiyeli olan futbol kulübünün 2.Amatör ligden başlayacak Resmi mücadelesinde
görev alacak Yönetim kurulunu oluşturmam için beni Davet ettiler. Düşündüm,
kabul ettim. Sonraki yıl, Namağlup Şampiyon olup İst.1.Amatör lige çıktık. Ve
Takımın adının Karagözsırtı MESUDİYE SPOR olmasını onadık.
Hedefimiz 3.lig idi bu sebeple daha
güçlü bir yönetim için genel kurul yaptık. Tabi Mesudiyeliler derneği boş
durmuyor karşımıza aday çıkarıyordu amâ
her defasında ezici bir üstünlükle görev alıyorduk. Yeni yönetim kadromuzda, Dr.
Muzaffer Sarıyar, Engin Özmen, AV.Şevket Arıkan, Zülal Habil, Erdem Sönmez ve
daha birçok önemli arkadaşımız vardı. Mesudiye spor sadece Beykoz da değil
İstanbul’da bir marka olmuştu. Yeni sezon hazırlık kampını da Mesudiye Kurultay
dönemine alıp Takımı 12 günlük Kamp için memleketimizde yaptık. Çok güzel geçen
kamp ı Fatsa ile hazırlık maçı yaparak bitirdik ve özel otobüs ile takım İstanbul’a
döndü.
Ozan Derviş: Aynı dönemde adınız
Anavatan Partisiyle anılmıştı.
Tekin Toklucu: Merhum
Cumhurbaşkanımız Özal’ın dünya görüşü ve atılımcılığını çok beğenirdim ve
Beykoz ilçe de zaman zaman toplantılara katıldım. İst.il meclis üyesi adaylığım
da söz konusu idi. Benim için siyaset te unutamayacağım kırılma noktası, DSP
den üstü kapalı gelen davetti. O sıra ANAP ta olduğum dan ETİK bulmadığım için
DSP ilçe davetine gitmedim..!! ve bu bana büyük bir kayıp olarak geri döndü.
Malum o seçimlerde alınan oylardan nasibimi tepmiş oldum. İnancım gereği, Allah
Nasip etmemiş, böyle uygun görmüş dedim ve yoluma devam ettim. Türkiye’de
siyaset benim ölçülerimde yapılmıyor. Başkalarının pislikleri üzerine kendi saf
lığımı siper edemezdim. Siyasi olmasa da, sivil toplum kulvarında üzerimize
aldığımız görevi layığı ile yerine getirmek beni ve ekibimi mutlu ediyordu.
3.sezonumuzda da Mesudiye spor olarak
1.Lig de Şampiyon olmaya yakın,3.lig yolundaki terfi maçları için planlar
yapmaya başladık. Futbolun içinden gelen biri olarak Menajer Başkan gibi görev
yapıyordum ve fikirlerimi destekleyen bir yönetim kadromuz vardı. Kadroya
katmayı düşündüğümüz 4 yeni futbolcu vardı ve 3.lig yolunda maddi ihtiyaçlarımız
vardı. Yönetimden aldığım yetki ile Bilinen bir iş adamımızı ofisinde ziyaret
edip, dilek ve taleplerimizi dile getirdim.
Aldığım cevap..!!
-Tekin, ne olacak 3.lige çıkacaksın da.
Daha çok gider, daha çok gider…
Hatta, O Hemşerimize, Başkanlık
teklif ettim, daha ileri gittim, Mesudiye………(firmasının adı)olarak devam etmeyi
genel kurula sunalım. Siz başkan olun ben yardımcınız olarak çalışayım dedim
ama kabul görmedi.
Ozan Derviş: Sürecin bu şekilde
işlemesi kararınızı nasıl etkiledi?
Tekin Toklucu: kararım, global
ekonomi yaşayan Dünyada 4 ya da 5. Büyük ekonomik sektör olan Futbol
ekonomisini küçümsemelerinin altında yatan sebepler benim oradan ayrılmamı
gerektirdi ve kararımı yönetime açıkladım. Onlarda sen yoksan bizde yokuz
dediler ve 1999 yılı sonu görevi bıraktık. Sonrası, kulüp yıllarca benim yönetimimde
yer alan bir iki arkadaş ve sevenleri ile yola devam etti. Şimdilerde ise bu iş
de ki ekonomik ve siyasal getirinin farkında olan insanlar sayesinde üst
sıralara oynayan başarılı bir takım ve hedefleri var. Ben ve ekibimin 18 yıl
evvel koyduğu 3.lig O zaman daha kolay, bugün zor olan bu yolu başarmaları en
çok beni mutlu eder. Zira Mesudiye spor kulübü benim evladım gibidir. Takip
ediyor ve zaman zaman izliyorum. Bellimi olur yok olmaya yüz tutan Ordu spor’u
bile canlandıran ivme olur…
Ozan Derviş: Dernekçiliğin
heyecanının, sporun hareketliliğinin yanı sıra kültür-sanat ve sosyal
aktivitelerle aranızın iyi olduğunu biliyorum, bir de okurlarımızla paylaşır
mısınız?
Tekin Toklucu: Malum Gazetenizde bir
köşe lütfettiniz orada yazıyorum. Şiir yazıyorum ki, iki etkinliğinize katıldım,
devam da edeceğim. Fenerbahçe kongre üyesiyim ve takımımızın her branşını takip
etmeye çalışıyorum. Fotoğraf çekmeyi seviyorum, profesyonel bir makinam var,
seyahatlerde hep yanımdadır. Müzik tutkunuyum, Türk Sanat müziği koro
çalışmalarım var ve konserlerde Solo yapıyorum. Tabi ki Futbol tutkum, Türkiye
Materlar liginde Kadıköy Masterlar da forma giyiyorum. Yazma denemelerim var, ileride
Kitap’a dönüştürmeyi düşündüğüm..
Ozan Derviş: Hayatın her köşesinden
bir renk ve ilham alırmışçasına dolu dolu etkinliklerinizi anlattınız, daim
olmasını dilerim, içinizde ukte kalan bir şey var mı?
Tekin Toklucu: Olmaz mı. Mesudiye
sivil toplum kuruluşlarını bir çatı altında toplamak, içinde her birinin başına
geçebilecek bir yönetim oluşturup, fikir çatışmaları olsa da ayrı gayrılığı
ortadan kaldırıp. Tek yumruk olmak. Siyasete çok daha iyi zaman ayırıp, Devletime,
Milletime faydalı olmayı çok ama çok isterdim. 90’lı yıllardaki ekonomik krizleri
sakin ve akıllı insanlarla değerlendirip, kazanımlarımı kaybetmemek ve iş
hayatımda ağabey değil Patron olmayı ve akrabayı gözetmemeyi çok isterdim.
Ozan Derviş: Kısa süre önce hayata geçen,
Gazetemizin de takip ettiği Mesudiye Yarı Maratonu fikri nasıl gelişti?
Tekin Toklucu: Savaşan, yıpranan
Dünyada, Müzik, sanat gibi insanların ortak lisanı Spor değil mi. Mesudiye de
90’lı yıllardan beri giderek tırmanan bölünmüşlük ve ayrımcılığı bir araya
getirmenin yolu, SPOR ,Müzik ve Sanat olduğunu düşünüyorum. Herkes her işten
anlamaz, günümüzde cemiyetlerimizin kısır çekişmelerinin sebebi A-Sosyal
yöneticilerdir. işi ve evi arası dışında hiçbir aktivitesi olmayan Vizyon ve
Misyonu eksik kadrolar yüzünden halk yanlış kulvarlarda ayrışarak her türlü
birliktelikten, özellikle de SEVGİ-SAYGI dan uzaklaşıyor hatta benden olmayana
yaşam hakkı tanımam, tanınmasın diyorlar. Ne yazık ki, siyaseti bu Masum halk birlikteliğine
bulaştırdılar. Bunu Türkiye’nin her yerinden 500 e yakın sporcu ve misafirin
katılımı ile yaptığımız 2.Ordu/Mesudiye Yarı maratonu öncesi ve sonrasında
gördüm.
Ozan Derviş: Bu kadar gönülden özveriyle
etkinlikler yaparken, planlarken ya da hayata geçirirken Mesudiye Cemiyetleri
taşın altına elini koyuyor mu?
Tekin Toklucu: Yukarıda saydığım kafa
yapılarından dolayı maalesef istediğimiz ve hedeflediğimiz etkinlikte
olamıyorlar. Eksikliğine rağmen Mesudiye Belediyesi ve Başkan İsa Gül maddi
manevi yanımızda oldu ama yetmez. Ayrıca olmak zorunda. Türkiye’nin ilk ve tek
kürsüsü olan, Doğrudan Demokrasi Platform ‘u MESUDİYE KURULTAYI’nın yürütme
kurulu başkanı ve biz de Yarı Maratonu, toplantılara renk katsın daha coşkulu
olalım diye Kurultay toplantıları tarihine sabitledik. Hatta 2016 yılı
değerlendirme toplantısında Maraton’un Geleneksel olmasına karar verildi. zira
artık bu etkinlik Türkiye Atletizm federasyonu takviminde yer alıyor.
Ozan Derviş: Son olarak, esprili bir
yaklaşımla önünüzdeki maçlar için planlarınız neler?
Tekin Toklucu: Gerçekleşir mi bilmem ama
Mesudiye için çalıştıklarını söyleyen tüm sivil toplum kuruluşları, yerel basın,
iş adamları, görevde olan seçilmişler, siyasiler, bürokratlar, Akademisyen ve
eğitimciler, sporcular, Halk, Gençli Birleştirici bu tür etkinlik ve
toplantılara tek elden davet edilsin ve görüş düşünce kulvar gözetmeksizin
katılsın isterim.
‘’BİRLİKTEN KUVVET DOĞAR’’…
Mustafa Kemal ATATÜRK Liderimizin bu tavsiyesine her zaman olduğundan daha çok bu günlerde ihtiyacımız var.