Bitmeyen, dinleyen kanayan yaramız Terör...
Bir yandan düşüncelerimi paylaşmak tabi ki istiyorum lakin
öte yandan zayıf olduğumuzu, düşünecekler diye de elim varmıyor derdimizi
dökmeye. Bir Şehit Annesi, Ablası, Kardeşi gibi başı dik yazıyorum.
Terör demek başlı başına kalleşlik, arkadan vurmak, asker ya
da sivil gözetmeksizin yakmak, yıkmak demek. Canımız yandı evet ama bir ölür
bin diriliriz, çok iyi biliyorlar.
Vatan sevgim, Millet bilincim hep Atatürk'ün aziz hatırasının
eşliğinde, dinmeden, hiç sönmeden devam ederken; Terör saldırısının ardından, Cumhurbaşkanlığı
İletişim Merkezine birçok Vatandaşın başvurarak, askere gitmek istediğini
açıklandı. Kalpteki Vatan Sevgisi öyle büyük ki, hiç bir şey yapamazsak ta
Şehit oluruz yine de Vatanımızı koruruz diyorlar.
Düşünsenize terör haberleriyle göğsü sıkışan insanların olduğu
bu topraklarda yürütülen siyasette keşke onlara yakışır olsaydı.
Siyaset adı altında dönen oyunlar, karalamalar, kimseyi küstürmemek
için yapılan ya da yapılamayan açıklamalar…
Çok yazık dedirtecek cinsten.
Cephe de cansiparane yürütülen bu savunma, nasıl olur da
mecliste gerektiği kadar ses bulmaz. Nasıl olur da biz şehitlerimiz için
yanarken, mecliste farklı sesler çıkabilir. Teröre çanak tutan besleyen sözleriyle
yücelten, konuşmayarak göz yuman herkes vatan hainidir. Dış politikada da terör
konusunda başkalarını eleştirirken çok rahat konuşanlar, mevzu topraklarımız
olunca nasıl da sus pus oluyorlar. Amerika saldırıları kınamamış diye söylenip
duranlar, Ülkemizde kimin taşın altına elini koymadığını, hangi parti mensuplarının
tabanını küstürdüğünü de iyi görsün, iyi okusun.
Meydanlarda verilen sözler unutulmasın diyeceğim ama il il,
hatta ilçe ilçe değişen konuşmalara da şahit oldum, olduk, o yüzden siyasetçi kimliğinin
içinde hala biraz vicdanı kalanlar, şapkalarını önüne alıp düşünsün. Taşın altına
elini sokmak asıl mesele...