Boğaz dokuz
boğumdur, karşınızdaki insana söz söyleyeceğiniz zaman biraz düşünün derler,
çünkü istemediğiniz bir şeyi söylerseniz bir kere dudaktan çıktıktan sonra geri
dönüşü yoktur. Bazen sözlerimizin nereye gidebileceğini ölçüp tartmak, karşı
tarafta yaratacağı etkiyi düşünmek gerekir.
Koparılan
bir çiçeği tekrar dalıyla birleştirerek yaşamasını bekleyemeyeceğimiz, kırılan
bir vazoyu ilk yapıldığı biçiminde yapıştıramayacağımız gibi bir insan yüreğini
de kırdıktan(incittikten)sonra o insanın bize karşı eski şekliyle olmasını
bekleyemeyiz.
O halde
sözlerin, kurulan cümlelerin bir büyüsü olmalıymış, sözün değeri çok
önemliymiş.
Ses diye
değer verdiklerimiz de geri dönüşü olmayan titreşimler var. Düşünerek biraz
susmak, düşündüklerini söylemektense yapabilmek en kıymetlisidir.
Yani
söylemek isteyip de sonrasında duyduğunda hoşuna gitmeyecek, ben ne yaptım
dedirtecek titreşimlerden uzak durmalı ve DÜŞÜNMELİ insan.
Şimdi
seslerin ve sözlerin neler yaptığını okuyalım, dinlediğim bir küçük hikayeyi
hep birlikte okuyalım bakalım ağzımızdan çıkan dudaklarımızdan dökülen sözler
neler yapabiliyormuş,
Solomon
adalarında yaşayan yerlilerin ilginç bir ağaç kesme yöntemi olduğunu biliyor
muydunuz?
Elektronik
testere gibi teknolojik nimetlerden mahrum yerliler, baltayla kesemeyecekleri
kadar kalın bir ağacı üfleyerek deviriyorlarmış… Evet, yanlış duymadınız,
üf-le-ye-rek. Baltayla deviremeyeceklerini düşündükleri ağacın karşısına hep
birlikte dizilip bir ağızdan ağaca kötü sözler fısıldıyorlarmış.
Bunu
yaparken her bir ağacın içinde bir ruh taşıdığına inanıyorlarmış. Kötü
fısıltıların bu ruhu küstürüp ağacı terk etmesini bekliyorlarmış.
Ve haklı da
çıkıyorlarmış. Bir süre sonra ağaç kurumaya yüz tutuyor, ardından da
devriliyormuş…
Solomon
adası yerlilerinin ağacın içinde olduğunu varsaydıkları ruhun insanlarda da
olduğuna bir inansak… ve onları baltadan daha çok kötü sözlerin devireceğini
bilsek hayat daha güzel olmaz mıydı? Söz yüreğimizden gelmeli, baltadan daha
yaralayıcı olmamalı…
Sözler
kalbin aynasıdır, söz ağızdan bir kez çıkar ya mutlu eder ya da birçok dağ
devirir. İnsan insanın sözüne muhtaç olmuştur her devirde. Büyük Halk Ozanı
Yunus Emre'nin iki dizesi kulaklarımızda olmalı diye düşünüyorum:
Kaygıyı söz
alır götürür,
Sevgiyi söz
alır getirir.
Hayata
Gülümsemeyi unutmayın!