Eğitimin öneminin bir parçası da nerede yaşadığını yaşadığı yerin tarihini köylerini, tarihi mekânlarını, komşularını bilip öğrenmek ve gelecek nesillere aktarmaktır.
Bize TEGV Beykoz birimi Renkli Kalemler
ekibi olarak İstanbul’un Beykoz ilçesinin en sakin köylerinden biri olan Mahmut
Şevket Paşa Köyü’nü ziyaret ettik.
Köyde yaşayan halkın Selanik göçmeni
olduğunu büyüklerimizden öğrendiğimiz için, köye nasıl yerleştiklerini, göç
hikâyelerini, köydeki yaşamlarını anlamak ve anlatmak istiyorduk.
Köy kahvesine gidip, sorduk,
soruşturduk. “Ben köyün en yaşlısıyım size anlatabilirim” deyip bizi etrafına
topladı, sonradan adının Arif olduğunu öğrendiğimiz dede.
Gözlerinin için parlayarak ilk sözü,
“Atatürk zamanında, Yunanlılarla bir anlaşma (mübadele) yaparak Rumları buradan
çıkardı, Selanik’teki Türkleri de
Buraya getirdi.” oldu. Sonrasında da,
heyecanla ve gururla anlatmaya devam etti.
“Elbette sadece ben değil, hemen hemen
tüm köy halkımız Selanik göçmenidir. Köyün en yaşlı bilgesi benim ama benden
yaşlısı yok köyümüzde şu anda. 80 yaşındayım. Bizler bu değiş tokuş sayesinde
vatanımıza; bu toprağımıza, köyümüze yerleştik ve yaşamaya başladık. Hayatımızı
da çiftçilik yaparak kazanıyoruz. Evlendik çoluk çocuk sahibi olduk, kök saldık
buralarda. Bir aralar başka
İllerde çalışmaya gittim ancak döndüm
dolaştım yine köyüme geldim.”
Arif Dede anlatırken birden,
“Şimdi beni can kulağıyla dinleyin”dedi
ve başladı birden şiir okumaya
Atatürk, Türkü
odur ölümden
kurtaran,
Odur yeniden Türklüğü kuran,
Yaptı ordu
düşmanı kovdu,
Ulusu
yurdu odur kurtaran,
Sen
Atatürk’sün ey yüce başkan.”
Hepimiz hem şaşırdık, hem
sevindik.“Çocuklar, 10 yaşındaydım ve ilkokula gidiyordum. Bu ezber tam 70
senelik ezberdir, hiç unutmadım. Sizin gibi pırıl pırıl çocukları görünce
okumak istedim. Umarım siz de seversiniz ve ezberlersiniz” dedi. Sonra da biz
sorularımızı sormaya başladık.
Arif Dede, biz köyün içinde bir köprü gördük. Bu
köprünün bir hikâyesi olduğunu
Duyduk. Bize anlatabilir misiniz?
Cumhuriyet ilan edildiği zaman Atatürk,
Beykoz’dan buraya kadar gelen ve Kılıçlı Köyü’ne kadar giden bir yol inşasını
münasip görmüş. Buradaki köprüyü ve Ali Bahadır Köyü’deki köprüyü Almanlara
yaptırmış. El arabalarıyla kazdırıp şose yaptırmış. O zamandan bu zamana kadar
tamirlerle idare edildi hep. Ama maalesef bugün asfaltlandı. Eski güzel hali
yok oldu
gitti. Rumların zamanında bu köprünün
yerinde tahta bir köprü varmış. Üstünden at arabaları ve insanlar geçermiş.
Atatürk o köprüyü de tutarak yanına beton bir köprü yaptırmış. Rumlardan kalan
tahta köprü
Zamanla çürüdü gitti. Eskiden Bozahane Köyü’ne
ulaşım at arabalarıyla sağlanırmış. Bizim köyde bir de arabayla gidilebilen gölet
var. Gölet halen duruyor yukarıda bu arada. Ama eskisi kadar ilgi çekmiyor…
Peki Arif Dede, köyde yaşamak zor mu?
Ben burada yaşamaktan çok mutluyum. Her
geçen gün köyde yaşayan gençlerin
sayısı azalsa da biz inatla şehre
gitmedik şehir bize geldi. Tabii öyle olunca da maalesef eski binalar yıkılıp
yerlerine yeni binalar yapılmaya başlandı. Ondan dolayı mutsuzuz ama köyümüzü
yine de çok seviyoruz.
Bize söylemek istediğin bir şey var mı Arif dede?
Köylerimizin değerini bilmemiz gerekir çocuklar.
Atatürk’ün de dediği gibi “Köylü
Milletin efendisidir.” Bunu sakın
unutmayın ve hep Atamızın izinden yürüyün.
Çocuklarımızın Arif dede ile yapılan bu
röportajında ki güzelliği sizler ile paylaşmak istedim.
Sevgiyle kalın
Makbule İnaç
makbulenac@mynet.com