Pek çoğumuz çevresinden “ah
şimdiki aklım olacaktı” cümlesini duyarız. Kaçırılmış fırsatları ve
pişmanlıkları barındırır.
Kızdıysan bağır, sevindiysen
söyle, acıktıysan ye, uykun geldiyse yat, özlediysen arkasından koş,
sıkıldıysan çarp kapıyı çık, konuşmak istiyorsan konuş. Sonraya ertelenen ne
varsa ruhunu, kokusunu, tazeliğini, öz suyunu yitirir... Söylenmeyen sözler de
zaman aşımına uğrarlar. Yaşlanmaya benzer bu: Sözcükler de büzüşüp, küçülürler.
Geriye dönüş yapıldığında o vurucu gücü, etkiyi
beklemek hayaldir.[ Ferhan Şaylıman.]
Mükemmeliyetçilik erteleme
eğilimini tetikler. nereden başlayacağını bilmemek, akışın net olmaması,
insanın zihninde sürecin tamamını canlandıramaması, ertelemeye sebep olur.
Plansızlık ertelemeyi meşru kılar. Bugün alabileceğin keyfi asla yarına
erteleme!
[ Aldous Huxley. ].......gibi gibi nasihat niteliğinde nice örnek özlü söz
akıp gider sayfalarca
Ki ; “Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için, yarın ölecekmiş gibi ahiret için
çalışın” ...diyen rehberimiz de içinde bulunulan zamanı en iyi şekilde
değerlendirmenin önemini vurguluyor.
Dünyaya kaç defa geliyoruz? Kaç
kere yeniden doğuyoruz..?
Yalnızca bir kere. Bu yüzden istediğimiz gibi yaşamalıyız.
Yerine konması, geri
döndürülmesi, yenilenmesi, depolanması, satın alınması mümkün olmayan tek
kaynak zamandır
Keşke dememek için her şey zamanında
yapın .İçinde bulunulan zamanı saniye saniye yaşayın. Yarın olsun hayr olsun
diye diye hayatı kaçırmayın...
Yapmak istediğiniz ne varsa,
kırmadan dökmeden, incitmeden, nerede duracağını bilerek sınırları aşmadan
kalkın ve yapın. Çünkü hayat gerçekten çok kısa..
Ertelenmemiş ömürler duasıyla yaşa(t) be insan .Anadoluhisarından alem-i kainata saygıyla