Bazı konularda yorum yapmak için illa bilirkişi olmaya gerek yoktur. Çünkü
isteseniz de istemeseniz de o konuların içinde bulursunuz kendinizi; etkilenen
sizsinizdir, kimse sizin ne düşündüğünüzü önemsemez hâlbuki kendileri çoktan unlarını
eleyip eleklerini asmışlardır.
Bir şekilde rutin hale getirdikleri, eğitim sisteminin dinamikleriyle oynamanın
sonuçlarını sürecin içinde yoğurulan, yorulan, tedirgin olarak sınavlara tabi
tutulan gençler ödüyor.
Sistemin dününü, bugününü değerlendirmek haddim değil lakin sistemin bir
şekilde mağduru olmakta istemezdim, istemezdin, istemezdi.
Çok klişedir, öğretmenler genellikle sınıfındaki öğrencilere tüm yetkinin,
komutanın kendinde olduğunu söylerler ya da bu izlenimi edinmeleri için
ellerinden geleni yaparlar. Zaman içinde eminim hepinizin konuya ilişkin bir
anısı vardır, tıpkı benim olduğu gibi...
Üstelik ben anılarımı hem öğrenci hem öğretmen cephesinde biriktirmiş şanslı
kişilerden olduğumu da eklemeden geçemeyeceğim. Konuyu bağlamak istediğim yer
çok açık aslında, her öğretmen kendi kuralını koymak ister, mevzu bakanlık
düzeyine taşınınca her bakan da kendi sistemini getirdi diyebiliriz.
Dikkatle bakacak olursak, kimse mevcut şartları iyileştirmenin peşine düşmedi.
Her gelen bu da neymiş canım deyip yeni bir sistem attı ortaya. Ne kadar
öğrencinin bu değişimden etkilendiği kimin umurunda... Başta söylediğim gibi
onlar çoktan unlarını elediler bile. Kaldı ki hala taneleri varsa da bizim gibi
mahalle okulların da parlamak için sürünmezler, hepsi kolejlerin müdavim
ailelerinin çocuklarıdır.
Mahallesindeki ilkokul, ortaokul hatta lise de okumuş biri olarak söylüyorum bir
şey kaybetmiyorsunuz, bunu iyi biliyorum. (belki de mahalle farkı) fakat neden
iyi işlenmeden ya da onarıma tabi tutulmadan bu denli köklü değişiklikler
yapılıyor bunu anlamakta güçlük çekiyorum.
“Okuyan çocuk her yerde okur” deyip mevzuyu geçiştirmek istemiyorum. Lütfen
sizlerde sorgulamaktan geri durmayın. Evladınızın eti de kemiği de sizin
kimseye emanet etmeyin eskide kaldı bu kafalar. Artık senden benden daha fazla
şey bilen çocuklarınızın sorularına nasıl cevap vereceksiniz, onu
düşünün. Bir lise talebesi ana haber bültenlerinin birinde aslında
hepimizin kafasına yer etmesi gereken bir röportaj verdi.
“Korkuyordum. Şimdi daha çok korkuyorum.”
Eğitilmek neden korku rüzgârı altında oluyor bu ülkede. Bir gece de bir sözle
sistem değişiyor da neden içi dolu hale getirilmiyor ya da getirilemiyor. Bu kadar basit mi gencecik çocukların
ruhlarıyla oynamak? Onları bunalımlara sürüklemek, bilinmezliğe itmek, bu kadar
basit mi?
Ey Gençliğimi önemseyen, Gençlere hitap eden Atam, keşke senin gösterdiğin önemin
çeyreği gösterilseydi Gençlere, o zaman belki düzlüğe çıkardı bu memleket...
Saygılarımla...
NEYİR ERKAN ŞİŞMAN