Zamanın birinde ünlü bir bilgeye sormuşlar; İnsanoğlunun
sizi en çok şaşırtan davranışları nelerdir?
Bilge tek tek sıralamış: "Çocukken sıkılırlar büyümek
için acele ederler ne var ki dönüp çocukluklarını özlerler. Para kazanmak için
sağlıklarını yitirirler ama sağlıklarını geri kazanmak için daha fazla para
öderler. Yarından endişe ederken bugünü unuturlar dolayısıyla ne bugünü nede
yarını yaşarlar. Hiç ölmeyecekmiş gibi yaşarlar hiç yaşamamış gibi ölürler.”
Yaşar gibi çalıştık hep yetişecek bir şeyler,
Aranacak adamlar yapılacak işler vardı,
Bir sonraki günün telaşı bir öncekinin terine bulaştı.
Başkalarının hayatı bizimkini aştı.
Kör karanlıkta çalar saat sesi yerine
Kuşluk vakti kızarmış ekmek kokusu,
Veya yavuklu busesiyle uyanma düşlerini hababam erteledik.
20´li yaşlardayken 30´lara kurduk saatin alarmını
30´larımızda 40´lara belki sonra 50´lere….. diyerek devam
eden şair Orhan Veli bile 1950 yılında Ankara Belediyesi’nin kazıp sonradan
kapamayı unuttuğu çukura düşüp beyin sarsıntısından ölmüştür.
Her şeyi yarına erteleyip yarınlardan medet umarken bugün ne
yapıyoruz?
******************
İnsanı oyalayıp yoran, nicelerine pişmanlık getiren,
ihmalciliğin, beceriksizliğin en sevdiği sığınak, şeytanın kelimesi YARIN’dır.
Tarih onun kurbanları, uygulanmamış planlar ve kararlarla doludur çünk;
maalesef yaşam planladığımız gibi olmuyor.
Hep bir şeyleri ya da birilerini bekleyerek hayatta o kadar
çok şeye geç kalıyoruz ki ardından koşup da yetişemediklerimizle geçiyor ömrümüz.
İş işten geçmeden kayıplarımızın farkına bile varamıyoruz. Geç kalmışlığın
faturası üzülüyoruz, ah keşkelere sarıyoruz.
Oysa bizler her gün iki tane hırsızla boğuşuyoruz. Biri
geçmişin pişmanlıkları, diğeri geleceğin kaygısı.
Geçmiş geçmişte kaldı ve asla geri getiremeyiz,
değiştiremeyiz, müdahale edemeyiz. Geleceğin ise ne olacağını bilemeyiz, ama
yaratıcının bize verdiği bizim kontrolümüzde olan muhteşem bir şimdi ki an var.
Düne çare bulamayız, yarın olacağımız şüpheli.... Bugünün
kıymetini bilerek yaşadığımız her günü hayatımızın son günü, karşılaştığımız
her insanı hayatının son gününü yaşıyormuş, hatta yaşadığımız her saati tekrar
yaşayamayacağımızın bilincinde, bölünmeden bölüşerek, saygıyla geçsin ömrümüz.
Anadoluhisarından alem-i kainata Asiyece muhabbetle selametler efendim.