Sosyal
medyada yansıttığımız ruh halimiz ile gerçek hayattaki ruh halimiz
Bir önceki yazımda belirttiğim gibi bayram ziyaretleri
yoğunluğu artık olmadığından tatil aralığında dinlenirken biraz da analiz
yapmak istedim. Bu nedenle sosyal medya paylaşımlarına biraz daha derinden baktım.
Geçtiğimiz senelerde benzer konuya köşemizde yer vermiş olsak ta durumu ciddiyeti
konuyu bu ayda köşemize taşıdı.
Sosyal medya da iş, etkinlik vs. konular dışında sürekli
paylaşım yapılan profiller ne kadar gerçek ruh halimizi yansıtıyor. Sürekli çok
mutluyum mesajı vermekteki amaç nedir? Veya bu durumda kazanç hanemize işlenen
nedir? Hangi duygumuzu besliyoruz bu şekilde?
Tehlike çanları! Psikiyatristler uyarıyor hem ülkemizde hem
de dünyada…
Peki ne oluyor sanal platformda?
Öncelikle belirtelim sosyal
medya bağımlılığı, günümüzde milyonları etkileyen bir
hastalık/rahatsızlık. Bastırılmış, ötelenmiş beğenilme, kabul görme
duygusunun dışa vurumu olarak ifade edilebiliyor. Profil, durum, story gibi
paylaşım şekillerinde verilen pozlar genellikle kendine aşık bir ifade ile
ortaya koyuluyor ki dikkatle bakıldığında jest ve mimikler en büyük ipucumuz
oluyor. Bu bastırılmış duyguların açığa çıkışı narsizme hızla göz kırpıyor.
Mutluluk duygusu kişinin özde yaşayabileceği
bir duygu. Sağlıklı bir mutlu olma hali sosyal onay arayışından bağımsızdır. Eşinizle,
ailenizle bir yolculuk. Keyiflisiniz…
Radyoda sevdiğiniz bir müzik. Burada almanız gereken duygu size ait iken
paylaşıma ihtiyaç duymak(ara sıra olanlar hariç) mutluluk olduğunuz ortamdan
sıyrılıp yayınladığınız görsele ait beğeni ve yorumlara odaklanmak, iki taraf
içinde, sürekli paylaşım yapanlar ve sürekli takipçi kimliğini takınan grup
içinde ciddi sorunları beraberinde getiriyor.
Sosyal paylaşım sitelerinde yansıttıkları
tabloları ile reel yaşam koşullarının bir olmaması kişileri kimlik, duygu durum
karmaşasına iterken (örneğin paylaşımları yoğun olan bir birey günlük hayatta sohbetlerde
veya seanslarda çok yoğun travmalarla karşımıza çıkabiliyor) paylaşım
sitelerinde takipçi tarafında yoğunlaşan bireylerde ise kendini yetersiz hissetme,
genel bir mutsuzluk hali, sadece sana alemde yaşamaya yönelim asosyal yaşam
riskleri olarak karşımıza çıkıyor.
Ne yapabiliriz?
Sanal hayatla ilgili bağımlılığın ciddi bir tehdit olduğunu asla atlamayalım. Kesinlikle üstesinden gelinmesi gerek bir durum olduğunun farkına varalım. Bu nedenle bu durumu öncelikle kabul etmemiz şart. Ve tabi ki değişimi istemekte. Konu hakkında mümkün ise bir uzman desteği önemli. Eğer uzman desteği alınamıyorsa kendimize ufak ufak sınırlamalar getirebilir kademeli olarak sosyal medyada yer alma süremizi ve paylaşım sayımızı azaltabilir, paylaşım konularımızı narsistik(sürekli kendini, farklı jest mimiklerle ) bir şekilden çıkararak sosyal konulara doğru bir çekebiliriz.