Hepimiz sürekli hayal kırıklıkları ve sevinçler yaşıyoruz.
Üzerinde oturup güttüğümüzü sandığımız yaşam zaman zaman istediğimiz yönde
ilerlemiyor. Yolumuza yeni engeller ve gelişmeler çıkıyor. Önce
şanssızlığımıza, kadersizliğimize üzülüyoruz, sonra da küçük hayal kırıklıklarımız
için iyi ki oldular! da diyebiliyoruz ya da; küçük sevinçlerimiz hiç
ummadığımız büyük sıkıntıların habercisi de olabiliyorlar.
Kimileri hayatı eşi, dostu, sevgilisi... terk ettiğinde
anlar, kimileri en sevdiği oyuncağı kaybolduğunda… Kimileriyse kanserli bir
anneyle son bakışmada. Ve ölmüş bir babayı uğurlamadan önce, son kez öperek
elini..
*****************
Yaşarken tükettiğimiz en değerli şey zamandır.
Eğer çok büyük ve amansız bir hastalığın yoksa sağlık yerine
gelir. Ya daha çok çalışır, ek işler bulursun, ya da borç harç bulur bir
şekilde kıt kanaat geçinirsin. Birinden yüreğin yanar feryat figan edersin ama
gün gelir biri çıkar karşına tüm acıları unutursun. Ancak bir şey var ki, gitti mi geri gelmeyen,
o da zaman…
Sevdiklerimizi alır... Yaşımızı, başımızı alır... ve gün
gelir sonunda bizi alır...
O yüzden bir insanın size zamanını vermesi, bir hediye, mal,
mülk ya da para vermesinden çok daha değerlidir. Bazı haklar ödenmez...
Diyeceğim şu ki; her kim ki hala bu değerlere sahip, bilsin
ki ondaki var olan şey en büyük zenginliktir. Hayatı anlamak ya da anladığını
sanmak kayıplarla sarılı... Bu yüzden hayata, birilerini kaybetmeden sarılmalı.
Bizim için zaman tüketen tüm güzel insanlara... annelere,
babalara, öğretmenlere ve O olabilmiş tüm yârelere selam olsun.. Anadoluhisarı’ndan
saygıyla