Türkiye olarak yerel
seçimlere kilitlendik. Görsel ve yerel basın dışında sosyal medyada da gündem
seçimler. Bir taraftan çok doğal diğer taraftan herkes neden bu kadar içinde
olmaya çabalıyor merak etmiyorum… Çünkü biliyorum…
Seçim sonrası esamesi
bile okunmayan, sadece yemek ve gecelerde adının anonsu sonrası elini
kaldırarak… İşte buradayım…!!! mesajı verenler var ya, Bizim halkımız, çok
hoşgörülü ve geniş gönüllü…!
Yoksa, nasıl ki sahada
işini iyi yapmayan sporcuyu, tepkileriyle protesto ediyorsa, onları da orada el
kaldıramaz halde protesto ederdi... Sizler bu yazıyı, hem seçimler öncesi hem de
sonrası okuyacaksınız. Seçimler bitmiş, seçilenler zafer çığlıkları atıyor
olacaklar… Duyar gibiyim...
Yine, çöp konteynerleri,
sokağa dökülmüş zarflar, her partinin temsilcisinin olduğu, tutanaklar da
imzaları bulunmasına rağmen, sayılmayan oylar.!!
Seçim sonuçları, anında
mobil ağ ile aynı anda her merciye ulaşmasına rağmen, yalan yanlış iddialar...
Bir ay da böyle geçer... ’’Bu arada gerçek olup düzeltilen hatalı sayımlar da
olmuyor değil’’
AH BE GÜZEL ÜLKEM…
Evet, hep böyle
diyorum, neden mi..?
Bulunduğu yeri hiç mi
hiç hak etmeyen bazı seçilmişlerce yönetilmeye mahkûm kalıyor. Hep nüfusumuzun
gençliğinden ve çoğaldığımızdan bahsedilir… ’’özellikle politikacılar’’
Ama, eğitim seviyesi
ve insan kalitesinin aynı oranda yükselmediğinden bahsetmezler... Herkese aynı
narkoz..!! sen şusun, sen busun, aslansın, kaplansın..!! vs vs vs… Oysa
halkımızı bu duruma onların mahkum ettiğini dahi bilemezler. Bilmek de istemezler, zira bu halimizle bile HALK
siyasilerden çok daha İLERİDE…
KÜÇÜK BİR ANEKDOT…
Biz Mesudiyeliler
Ülkemizi, ilimizi ve toprağımızı çok severiz. Devletimizin elinin
uzanamadığı..!! nokta da insanımız devreye girer. Yaparız, ederiz ve yaşam
şartları ağır az verimli topraklarda mutlu olmaya ve daha iyi hale nasıl
getiririzi düşünür ve yaparız ki; büyük kentlere binlerce km uzağız...
Yakın bir zamanda
İstanbul’a 300, Bursa’ya 150, İzmir’e 300 km mesafedeki, Bursa Orhanlı ve
köylerine gittim. Tamda bugünlerde, sebze meyve ve yaş gıda kaosu yaşanırken, oraları
görünce her şeyi daha iyi anlıyorsunuz. Yol boyu kilometrelerce ekilecek
arazilerin bomboş ve otlak haline geldiğini gördüm. Hadi bizim oralar uzak ve
yüksek, bu yüzden verimsiz… Peki buralar neden böyle...
Birçok neden, var
elbette ama en önemli neden İNSAN…
Orhanlı’nın bir
köyünde, görüşeceğim insanın evini arıyorum. Adres yok, sadece adı var ve
iletişim kurduğum İstanbul’da ki telefon var. İnanırmısınız, ortalıkta insan
yok evi soracak, Cami yanına gittim. Kapı duvar… Çay ocağı kahvehane baktım
yok. Sokaklara daldım. Evinin bahçesinde biri sevindirdi beni ve sağ olsun
yardımıyla buldum.
İstanbul’da ki şahsın
Annesi karşıladı beni… Görmem gereken yeri gördükten sonra, Anne’ye sordum…
Neden araziler boş, ekilmiyor diye. Oğul, kimse yok ki, benim gibi yaşlılar
kaldık. Biz de yetecek kadar yeri ekiyoruz dedi.
Yani…
Büyükşehirler, konfor
ve marka yutuyor, halkımızı ve toprağımızı. Oralara yatırım gitse de bu saatten
sonra dönen olur mu bilinmez… Derim ki; Devlet yönetenler, tez elden bu
arazileri ekilir biçilir hale getiren bir düzenleme yapsın.
Hem toprak sahibi,
hem Şehir halkı ve en önemlisi de yaş ve kuru gıda ithalatı kesilir hatta
ihracatı daha da artarak, EKONOMOMİZE büyük katkı sağlar...
Bari bunu yapın..!!
Daha iyi günlere..
Sevgiler saygılar…