Özgürlük,
Demokrasi, Adalet ve Hukuk, Eğitim, Ekonomi, Sağlık, Sosyal hayat ve spor.
Gelişmiş
ve gelişmekte olan Ülkelerin ilkeleri ve hepsi de insana dayalı, insanlarla
hayata geçen, mutlu ve huzurlu yaşamın Mihenk taşları.
Yok
yok, birileri gibi hepsine değinme ukalalığı göstermeyeceğim. Haddimi
biliyorum. Hatta nüfusu bizim şehir nüfuslarını bulmayan İskandinav ülkelerini
de örnek vermeyeceğim.
Özgürlük
ve Demokrasi, her canlının olmazsa olmazı. Bu net. Ama hayatın diğer alanlarında
‘’huzur’’ için EĞİTİM ama gerçek ve iyi eğitim şart.
Ekonomi
yolunda değilse, insanlar geçim sıkıntısı çekiyorlarsa, hatta, Adalet
mekanizması yavaş, hızlı ve adaletli değilse, insanların yüzü gülmez ve böyle
ortamlar hiç güven vermez.
Daha yakın
tarihte, bir genç haykırmıştı, BİZ KENDİMİZE KİMİ ÖRNEK ALACAĞIZ… diye...
Ülkem
her alanda akla hayale gelmeyecek olaylar yaşıyor ki şaşırıp kalakalmamak elde
değil. Hemen her şey suiistimal ediliyor. Ama buna, en üst düzey kanun yapıcı
insanlarımızın kararları ve orada bıraktıkları boşluklar sebep olmaktadır.
Dedim ya
ukalalık yok, bildiğim konuyu işleyeceğim diye, öyleyse mesele, malumunuz
olduğu gibi son 20 yılın Ekonomik lokomotifi Ülkemizde İNŞAAT sektörü. Bireysel
yapıların yanı sıra Kentsel dönüşüm, yeniden yapılandırmalar ve güçlendirilen
binalar. En sağlıklı ticaret otokontrolü sağlıklı yapılan ticarettir.
Ülkemiz,
sermayesi iş gücü olan veya borç batağında olan işverenlerle dolup taşıyor. Zaten
altyapımızda gösteriş ve abartı var. Sağlıklı büyümeyi bilmiyoruz.
Büyürken,
kurumsallaşmak yerine bireyselleşmeyi ve tek adamlığı benimseyince ayakta
kalmak mümkün olamıyor. Bir kere sendeledin mi gittin… Tüm krediler, kapılar,
imkânlar, (Devlet kapısında da)bitiveriyor.
GELELİM, İHALE KURUMU-MÜTEAHHİT-ALT
TAŞERON meselesine;
2000’li
yıllardan sonra, Devlet eski kamu binalarının bir kısmını ‘’Güçlendirme kapsamında,
birçoğunu da tamamen yeni arazilerde yeni baştan yapmakla ilgili açtığı
ihalelerle parmakla sayılacak sayıda Müteahhitlere vermiş ve de vermektedir.”
Yine ne
yazık ki bunların hiçbiri Koç-Doğuş-Sabancı vb. gibi kurumsal firmalar
değillerdir. Ve yine Devlet ihale verdiği firma şantiyelerine profesyonel
Denetleyici firma atamaktadır. Hafriyattan, su basmanlarına, kazıklı inşaat ve de
beton-duvar bitimi ardından ince işler ve iç tefrişatın tamamı ile ilgili işler
için onlarca branş, yüzlerce eleman gerekmektedir.
Pek
tabii ki ihaleyi alan Müteahhit, kendisine en uygun fiyatla yukarıda
bahsettiğim kalemlerdeki işler için, Alt taşeron arar ve bulur. Zira ihale
sözleşmesi kendisine bu hakkı vermektedir.
Bunu
ihaleyi açan Kurum ve Yetkililer biliyorlardır elbette, verdikleri işi, en
yüksek kalitede ve en kısa zamanda teslim almak haklarıdır.
Zira her
iş bitiminde yapılan ‘’HAKEDİŞ’’ Bedelini müteahhidin hesabına nakden
yatırmaktadır. Buraya kadar her şey normal. Eksik olan şu, ihale kurumu,
şantiyede ücreti mukabil görevlendirdiği ‘’Denetim‘’ firmasına sadece, betonun
kalitesi, demirin kalınlığı, alüminyumun et kalınlığı, ahşabın, suntanın, medflam,
vs. vs sorup o raporlarla yetinmemeli.
Zira o
işleri, hesabına nakit parayı alıp, imalat ve uygulamaları yapan alt
taşeronlara 90-120 gün sonraya çekler veren Müteahhit yapmamaktadır. Denetim
firması, o şantiyelerde, imalat ve uygulama yapan firmaların, yaptıkları
işlerin karşılığında paralarını alıp alamadığını da Rapor etmeliler.
Bu
durumdan mustarip olup iflas eden, mağdur olan firmalar var. Bunlara sebep olan
müteahhitler ‘’iflas erteleme’ ’zırhına girip kurtulurken, alt taşeronlar
alacaklarının tahsili için açtıkları davaları dahi yürütememektedirler. Kaldı
ki erteleme talep eden firmaların, nerede ne iş yaptıkları ve kimlerle çalışıp
işler yaptırdıklarını araştırıp, huzurda mutabakat beyanları sonunda bu talebe müspet,
menfi yanıt vermelidir.
Yani,
ihale açan Kurumlar, kendi ülke esnafının kepenk kapatmasına, ekonomisinin
sallanmasına seyirci kalmamalıdır. Yoksa binlerce işçi, yüzlerce firma ve
alacaklarını tahsil edemeyen, kurum, kuruluşlar ve şahıslar da mağdurlar
sınıfından çıkamayacaklardır.
Hal
böyle olunca da işsizlik, enflasyon ve faizle mücadele gücü, zaman zaman kaba
güce, kanunsuzluğa kadar gidebiliyor.
Güven
ortamının olmadığı yerde ’’SU’’ bile içilmez oluyor. Her türlü musibetin, ahlaksızlığın
sebebi, Ekonomik çöküntüdür.
Bu
sebeple ‘’OTOKONTROLÜ’’ Adaletli insanlarla Bulursak… !!! yaptırmalıyız.
Benden, Kamuoyu ve yetkililere, hatırlatma ve öneri olarak alınmasını
diliyorum.
Sevgi
ve saygılarımla.